Güç dengelerinin sürekli değiştiği bu karmaşık tarihte, başarı ve başarısızlık hikayeleri iç içe geçmiştir. Batı savaş kolunun liderini algılamak, bu büyük güçlerin stratejik hamlelerini ve kararlarını daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir. Tarihsel Bir Perspektif: Başlangıç ve İlk İzler; Büyük güç rekabeti, tarihin en eski dönemlerinden beri var olmuştur. Antik çağlardan günümüze kadar süregelen bu rekabet, genellikle çeşitli imparatorluklar ve ulus devletler arasında gerçekleşmiştir. İlk izlere Mezopotamya, Antik Mısır ve Antik Çin gibi medeniyetlerde rastlanmaktadır. Bu toplumlar, hem askeri hem de ekonomik güç için yarışmışlardır. Bu dönemde, büyük güçlerin rekabeti genellikle bölgesel egemenlik ve ticaret yollarının kontrolü üzerine odaklanmıştır. Orta Çağ ve Yeni Çağ; Orta Çağ'da büyük güç rekabeti, Avrupa'nın feodal krallıkları arasında yoğunlaşmıştır. Bu dönemde, Hanedanlar ve Krallıklar arasındaki evlilikler ve ittifaklar, güç dengelerini belirlemede önemli rol oynamıştır. Yeni Çağ'a gelindiğinde, büyük güç rekabeti kolonizasyon ve sömürgecilik yoluyla dünya çapında bir boyuta ulaşmıştır. Özellikle İspanya, Portekiz, İngiltere, Fransa ve Hollanda gibi ülkeler, deniz aşırı bölgelerde koloniler kurarak zenginleşmiş ve güçlerini artırmışlardır. Sanayi Devrimi ve Modern Dönem; Sanayi Devrimi, büyük güç rekabetinde bir dönüm noktası olmuştur. Bu dönemde, sanayileşen ülkeler arasındaki rekabet, sadece askeri ve ekonomik alanlarla sınırlı kalmamış, aynı zamanda teknolojik üstünlük için de bir yarışa dönüşmüştür. Bu süreçte, Almanya, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkeler, sanayileşmenin getirdiği avantajları kullanarak büyük güçler arasına katılmışlardır. 19. yüzyılın sonlarına doğru, büyük güçlerin dünya üzerindeki egemenlik mücadelesi, I. Dünya Savaşı'nın patlak vermesine yol açmıştır. Soğuk Savaş ve İki Kutuplu Dünya; II. Dünya Savaşı'nın ardından, büyük güç rekabeti yeni bir boyuta taşınmıştır. Bu dönemde, dünya iki büyük güç olan Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği arasında kutuplaşmıştır. Soğuk Savaş olarak adlandırılan bu dönem, nükleer silahlanma yarışı, uzay yarışı ve ideolojik mücadelelerle şekillenmiştir. İki süper güç, dünya üzerindeki nüfuz alanlarını genişletmek ve kendi ideolojilerini yaymak için çeşitli stratejik hamleler yapmışlardır. Bu dönemde, büyük güç rekabeti, askeri müdahaleler ve vekalet savaşları ile kendini göstermiştir. Sovyetler Birliği'nin Çöküşü ve Tek Kutuplu Dünya; 1989 yılında Berlin Duvarı'nın yıkılması ve 1991'de Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla, Soğuk Savaş sona ermiş ve dünya tek kutuplu bir düzene geçmiştir. Amerika Birleşik Devletleri, bu dönemde dünyanın tek süper gücü olarak öne çıkmıştır. Ancak, bu durum uzun sürmemiştir. 21. yüzyılın başlarında, Çin'in hızlı ekonomik yükselişi ve Rusya'nın yeniden güçlenmesi ile büyük güç rekabeti yeniden alevlenmiştir. Günümüz ve Gelecek Perspektifleri; Bugün, büyük güç rekabeti, Amerika Birleşik Devletleri, Çin ve Rusya arasında yoğunlaşmaktadır. Bu rekabet, askeri, ekonomik, teknolojik ve diplomatik alanlarda kendini göstermektedir. Özellikle siber güvenlik, yapay zeka ve uzay teknolojileri gibi yeni alanlar, büyük güçler arasındaki rekabetin merkezine oturmuştur. Gelecek perspektiflerine bakıldığında, büyük güç rekabetinin dünya siyasetinde belirleyici olmaya devam edeceği öngörülmektedir. Büyük güç rekabetinin yükselişi ve düşüşü, tarih boyunca çeşitli şekillerde kendini göstermiştir. Bu rekabet, dünya tarihine yön vermiş ve medeniyetlerin kaderini belirlemiştir. Bugün de devam eden bu dinamik, gelecekte de dünya siyasetindeki en önemli unsurlardan biri olmaya adaydır. Ve de algılama haberi batı savaş kolu lideri ile devam ediyor, şöyle ki; Trump’ın Yeni Etki Alanları; Donald Trump’ın Amerika Birleşik Devletleri Başkanı olarak görev yaptığı dönemde uyguladığı politikalar, dünya siyasetinde önemli değişimlere yol açmıştır. Trump, "Önce Amerika" (America First) sloganıyla, ABD’nin küresel rolünü yeniden tanımlamış ve birçok ülkeyle ilişkilerde yeni bir satranç tahtası oluşturmuştur. Trump döneminde, özellikle ticaret politikaları ve göçmenlik yasaları gibi konularda radikal değişiklikler yaşanmıştır. ABD’nin Çin ile olan ticaret savaşı, sadece iki ülkenin değil, küresel ekonominin de dinamiklerini etkilemiştir. Çin'in ekonomik yükselişini dengelemek için uygulanan ticaret tarifeleri ve gümrük vergileri, iki ülke arasındaki rekabeti daha da körüklemiştir. NATO ve diğer müttefiklik ilişkileri de Trump’ın dış politikasıyla yeni bir boyut kazanmıştır. Trump, NATO üyesi ülkelerin savunma harcamalarını artırmaları gerektiğini vurgularken, ABD'nin rolünü yeniden değerlendirmiştir. Bu yaklaşım, Avrupa ülkeleri ile ABD arasındaki ilişkilerde gerilimlere yol açmış ve küresel güvenlik dinamiklerini etkilemiştir. Orta Doğu’da ise Trump’ın İsrail-Filistin çatışmasında İsrail yanlısı tutumu ve İran’a karşı uyguladığı sert yaptırımlar, bölgedeki dengeleri değiştirmiştir. Abraham Anlaşmaları ile bazı Arap ülkeleriyle İsrail arasında normalleşme sağlanması, Trump’ın dış politika mirasının önemli bir parçası olmuştur. Trump sonrası dönemde, onun bıraktığı miras ve oluşturduğu yeni etki alanları üzerine analizler devam etmektedir. Küresel siyaset sahnesinde Trump’ın politikalarının uzun vadeli etkileri, önümüzdeki yıllarda daha da belirginleşecektir. Evet, her türlü haberi okumanız ve yorumlamanız bu çağda gerekir…
"Daha önceki bir yüzyılın fenomeni olarak reddedildikten sonra, büyük güç rekabeti geri döndü." Başkan Donald Trump'ın 2017'de yayınladığı Ulusal Güvenlik Stratejisi, Amerikan dış politika yapıcılarının son on yılda kendilerine ve dünyaya anlatmak için harcadıkları hikayeyi tek bir satırda yakalayarak ilan etti. Soğuk Savaş sonrası dönemde, Amerika Birleşik Devletleri genellikle mümkün olduğunda diğer güçlerle işbirliği yapmaya ve onları Amerikan liderliğindeki bir küresel düzene dahil etmeye çalıştı. Ancak 2010'ların ortalarında yeni bir fikir birliği oluştu. İşbirliği dönemi sona ermişti ve ABD stratejisi, Washington'un başlıca rakipleri Çin ve Rusya ile olan rekabetine odaklanmak zorundaydı. Amerikan dış politikasının temel önceliği açıktı: onların önünde kalmak.
Trump ve Biden Dönemlerinde Büyük Güç Rekabeti
Trump'ın 2017 tarihli Ulusal Güvenlik Stratejisi, ABD'nin jeopolitik avantajlarına meydan okuyan ve uluslararası düzeni değiştirmeye çalışan rakiplerine dikkat çekti. Ertesi yıl, Ulusal Savunma Stratejisi, eyaletler arası stratejik rekabetin ABD ulusal güvenliği için birincil endişe olduğunu belirtti. 2021'de Joe Biden başkan olduğunda, ABD dış politikasında bazı değişiklikler olsa da, büyük güç rekabeti önemli bir motif olarak kaldı. 2022'de Biden'ın Ulusal Güvenlik Stratejisi, otoriter yönetimi revizyonist bir dış politikayla birleştiren güçlerin, ABD'nin stratejik vizyonuna meydan okuduğunu vurguladı. Bu zorluklara yanıt olarak, Çin'i geride bırakmak ve Rusya'nın saldırganlığını sınırlamak gerektiğini savundu.
Büyük güç rekabeti, Washington'da hem desteklendi hem de eleştirildi. Ancak Rusya'nın Ukrayna'daki saldırganlığı, Çin'in Tayvan konusundaki planları ve iki otokratik gücün işbirliğinin derinleşmesi, ABD'nin rekabeti terk etmeyeceğini gösterdi. Trump'ın 2025'te yeniden seçilmesiyle birçok analist, dış politikada süreklilik bekliyordu. Ancak, Trump'ın ikinci dönemindeki ilk iki ayda, bu fikir birliğini yıkarak Çin ve Rusya ile işbirliği arayışına girdi. Trump, Ukrayna'daki savaşın hızla sona erdirilmesini destekleyerek, Rusya'yı kucaklayıp Ukrayna'nın geniş alanlarını ele geçirmesine izin verdi.
Trump’ın politikaları, dünya siyasetini yeniden şekillendirdi. Özellikle ticaret savaşları ve uluslararası ilişkilerdeki sert tutumu, ülkeler arasındaki dinamikleri kökünden etkiledi. ABD'nin geleneksel müttefikleriyle olan ilişkileri de bu dönemde büyük değişimler yaşadı. Trump, uyguladığı politikalarla ekonomik ve stratejik çıkarlarını ön planda tutarak, küresel sahnede adından sıkça söz ettirdi.
Trump'ın dünya görüşü, geleneksel büyük güç rekabeti anlayışının ötesine geçmektedir. Onun yaklaşımı, güç temeline dayalı bir danışıklı dövüşe benzemektedir ve bu, 19. yüzyıl Avrupa'sının büyük güçler arasındaki denge politikasına benzeyen bir sistemdir. Trump, dünya liderlerinin birlikte çalışarak, hatta bazen çatışarak, ancak nihayetinde ortak bir düzen vizyonu oluşturdukları bir dünya istemektedir. Bu, ABD'nin Çin ve Rusya ile rekabeti tamamen bırakacağı anlamına gelmez; zira büyük güç rekabeti uluslararası politikanın kalıcı bir özelliğidir. Ancak, Amerikan dış politikasının temel ilkesi olarak büyük güç rekabeti, geniş kapsamlı ve kalıcı bir strateji olmaktan çıkmış gibi görünmektedir.
Trump'ın ticaret tarifeleri, Çin ile ilişkileri daha da gerginleştirdi ve Çin misilleme tehdidinde bulundu. Trump, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile ticaret, yatırım ve nükleer silahlarla ilgili çözüm arayışına girdi. Trump ayrıca Avrupa'daki ABD müttefiklerine ve Kanada'ya ekonomik baskıyı artırdı ve Grönland ile Panama Kanalı'nı ele geçirme tehdidinde bulundu. Bu süreçte, ABD saldırgan düşmanlarıyla rekabetten yumuşak huylu müttefiklerine zorbalık yapmaya yöneldi.
Trump'ın Dünya Görüşü: Büyük Güçler Arası Rekabetten Danışıklı Dövüşe
Değişen Stratejiler ve Tarihsel Perspektifler
Bir zamanlar dünyada büyük güç rekabeti önemli bir strateji olarak kabul edilirdi. Bu rekabet, özellikle 2017 yılında Başkan Donald Trump'ın yayınladığı Ulusal Güvenlik Stratejisi ile yeniden gündeme geldi. Ancak, Trump'ın dünya görüşü, büyük güçler arası rekabetten ziyade büyük güçler arası danışıklı dövüşü savunmaktadır.
Büyük Güç Rekabetinin Dönemleri
Trump'ın başkanlığı döneminde büyük güçler arası rekabet kavramı, Amerikan dış politikasının merkezinde yer aldı. Trump, Çin ve Rusya ile olan ilişkilerde sert bir tutum sergileyerek, bu iki ülkeyle rekabet etmenin önemini vurguladı. Ticaret savaşları, Ukrayna'daki çatışmalar ve NATO müttefikleriyle yaşanan gerilimler, bu dönemin belirgin özelliklerindendi.
Trump'ın Yeni Yaklaşımı
Ancak Trump'ın ikinci döneminde, bu yaklaşım belirgin bir değişiklik gösterdi. Trump, Çin ve Rusya ile işbirliği yapma arayışına girerek, dünya düzenini yeniden şekillendirmeye çalıştı. Ocak ayında Xi Jinping ile yaptığı görüşmede, "Birçok sorunu birlikte çözeceğiz ve hemen başlayacağız," diyerek işbirliği mesajı verdi. Benzer şekilde, Putin ile yaptığı telefon görüşmesinde, iki ülke arasındaki tarihi dostluk ve işbirliği vurgulandı.
Danışıklı Dövüş Modeli
Trump'ın dünya görüşü, büyük güçler arası danışıklı dövüşe dayanmaktadır. Bu model, on dokuzuncu yüzyılda Avrupa'yı şekillendiren sisteme benzer bir "uyum" sistemini öngörmektedir. Rakip büyük güçlerin uluslararası düzeni yönetmek için bir araya gelmesi gerektiği fikri, tarihin birçok noktasında benimsenmiştir. Trump, ABD, Çin ve Rusya gibi güçlü ülkelerin birlikte çalışarak dünya düzenini şekillendirmelerini savunmaktadır.
Uzun Vadeli Etkiler ve Tarihsel Perspektifler
Bu yaklaşım, büyük güç rekabetinin kalıcı ve yadsınamaz bir özellik olduğunu kabul etse de, Amerikan dış politikasının düzenleyici ilkesi olarak büyük güç rekabetinin sığ ve kısa ömürlü olduğunu göstermektedir. Tarih, Trump'ın yeni yaklaşımına ışık tutuyorsa, işlerin kötü bitebileceğini de işaret etmektedir. Büyük güçler arası danışıklı dövüş modeli, dünya siyasetinde yeni bir dönemi başlatabilir ancak bu dönemin nasıl şekilleneceği belirsizliğini korumaktadır.
Senin Hikayeniz Nedir?
Her bireyin, her toplumun ve her medeniyetin anlatılması gereken bir hikayesi vardır. Bu hikaye, geçmişten gelen deneyimlerin, bugünkü gerçeklerin ve geleceğe dair umutların birleşimidir. "Senin Hikayeniz Nedir?" sorusu, derin bir içsel yolculuk ve kendini keşfetme sürecini ifade eder. Bu sorunun cevabı, kim olduğunuz, nereden geldiğiniz ve nereye gitmek istediğinizle ilgilidir.
Kökler ve Geçmiş
Her hikaye, kökleri ve geçmişiyle başlar. Aile hikayeniz, atalarınızın yaşamları, yaşadıkları zorluklar ve başarılar, sizin kim olduğunuzu şekillendirir. Kökleriniz, kültürel kimliğinizi, dilinizi ve değerlerinizi belirler. Geçmişiniz, sizin hikayenizin temel yapı taşlarını oluşturur ve bugün yaşadığınız dünyayı anlamlandırmanıza yardımcı olur.
Bugün ve Gerçekler
Senin Hikayeniz, bugünkü deneyimleriniz ve gerçeklerinizle devam eder. Şu anda yaşadığınız hayat, aldığınız kararlar ve karşılaştığınız zorluklar, hikayenizin önemli parçalarıdır. Bugün, kim olduğunuzu ve neye inanıp neyi savunduğunuzu belirler. Gerçekler, sizin hikayenizin devam eden bölümleridir ve geleceğe dair umutlarınızı şekillendirir.
Gelecek ve Umutlar
Her hikaye, geleceğe dair umutlar ve hayallerle tamamlanır. Gelecek, sizin hikayenizin nereye gittiği ve hangi hedeflere ulaşmak istediğinizle ilgilidir. Umutlarınız, hayalleriniz ve hedefleriniz, hikayenizi zenginleştirir ve ona derinlik kazandırır. Gelecek, sizin hikayenizin devam eden bölümüdür ve onu nasıl yazmak istediğinize bağlıdır.
Hikayenin Önemi
Senin Hikayeniz, sizi tanımlayan ve diğer insanlarla bağlantılar kurmanızı sağlayan bir araçtır. Hikayeniz, kim olduğunuzu ve neye değer verdiğinizi ifade eder. Hikayenizi paylaşmak, başkalarıyla empati kurmanıza, ortak deneyimlerinizi anlamanıza ve birbirinizi daha iyi tanımanıza yardımcı olur. Hikayeniz, sizi diğerlerinden ayıran ve aynı zamanda sizi diğerlerine bağlayan bir şeydir.
Hikayenizi Anlatma
Hikayenizi anlatmak, kendinizi ifade etmenin ve başkalarıyla bağlantı kurmanın güçlü bir yoludur. Hikayenizi paylaşmak, başkalarının sizi anlamasına ve sizin de başkalarını anlamanıza yardımcı olur. Hikayenizi anlatırken, geçmişinizi, bugününüzü ve geleceğinizi içermeli ve bu üç öğeyi bir araya getirmelisiniz. Hikayeniz, sizi tanımlayan ve sizi diğer insanlarla bağlantılar kurmanızı sağlayan bir anlatıdır.
Sonuç Olarak;
"Senin Hikayeniz Nedir?" sorusu, kim olduğunuzu, nereden geldiğinizi ve nereye gitmek istediğinizi anlamanızı sağlar. Hikayeniz, geçmişiniz, bugününüz ve geleceğinizin birleşiminden oluşur ve sizi diğer insanlarla bağlantılar kurmanızı sağlar. Hikayenizi anlatmak, kendinizi ifade etmenin ve başkalarıyla empati kurmanın güçlü bir yoludur. Her bireyin, her toplumun ve her medeniyetin anlatılması gereken bir hikayesi vardır ve bu hikaye, geçmiş, bugün ve geleceğin birleşimidir.
Trump ve Biden Dönemlerinde Büyük Güçlerle Rekabet
Stratejik Bir Yaklaşımın Eksikliği
Büyük rakiplerle rekabet etmek, Trump'ın ilk döneminin ve Biden'ın döneminin merkezinde yer alsa da, "büyük güç rekabetinin" hiçbir zaman tutarlı bir strateji tanımlamadığını belirtmek önemlidir. Bir stratejiye sahip olmak, liderlerin somut amaçlar veya başarı ölçütleri tanımladığını gösterir. Örneğin Soğuk Savaş sırasında Washington, Sovyet genişlemesini ve etkisini kontrol altına almak için gücünü artırmaya çalıştı. Çağdaş çağda, aksine, iktidar mücadelesi çoğu zaman kendi başına bir son gibi göründü. Washington rakiplerini belirlemesine rağmen, rekabetin ne zaman, nasıl ve hangi nedenle gerçekleştiğini nadiren belirtti. Sonuç olarak, konsept son derece esnekti.
Trump Dönemi
Trump, ilk döneminde, büyük güç rekabetinin en zorlayıcı ozanlarından biri olarak ortaya çıktı. 2017'de yaptığı bir konuşmada, "Rakiplerimiz zorlu, inatçı ve uzun vadeye bağlılar - ama biz de öyleyiz" dedi. "Başarılı olmak için milli gücümüzün her boyutunu bütünleştirmeli ve milli gücümüzün her enstrümanıyla rekabet etmeliyiz." (İki yıl önce başkan adaylığını açıklarken, daha karakteristik bir şekilde açık sözlüydü: "Çin'i her zaman yendim. Her zaman.")
Ancak ikinci bir dönem için göreve geri dönen Trump, tavrını değiştirdi. Yaklaşımı yıpratıcı ve çatışmacı olmaya devam ediyor. Başkalarını kendi istediğini yapmaya zorlamak için genellikle ekonomik ceza tehdidinde bulunmaktan çekinmez. Ancak Trump, Çin ve Rusya'yı yenmeye çalışmak yerine, şimdi onları uluslararası düzeni yönetmek için kendisiyle birlikte çalışmaya ikna etmek istiyor. Şu anda anlattığı şey bir rekabet değil, bir danışıklı dövüş anlatısıdır; Birlikte hareket etmenin hikayesi. Ocak ayı ortasında Xi ile yaptığı görüşmenin ardından Trump, Truth Social'da şunları yazdı: "Birçok sorunu birlikte çözeceğiz ve hemen başlayacağız. Dengeleme Ticareti, fentanil, TikTok ve diğer birçok konuyu tartıştık. Başkan Xi ve ben dünyayı daha barışçıl ve güvenli hale getirmek için mümkün olan her şeyi yapacağız!" O ay İsviçre'nin Davos kentinde bir araya gelen iş dünyası liderlerine hitap eden Trump, "Çin, özellikle Rusya-Ukrayna ile savaşı durdurmamıza yardımcı olabilir. Ve bu durum üzerinde büyük bir güçleri var ve biz de onlarla birlikte çalışacağız."
Biden Dönemi
Biden döneminde ise odak noktası çıkarlardan ideallere, güvenlikten düzene kaydı. Washington, demokrasinin güvenliğini ve kurallara dayalı uluslararası düzenin dayanıklılığını sağlamak için büyük otokratik güçlerle rekabet etmek zorunda kaldı.
Biden'ın NATO'ya Yeniden Yatırımı
Trump'ın Avrupa ülkeleri savunma harcamalarını artırmadığı sürece NATO'yu terk etme tehditlerini açıklayabilir, çünkü bunu yapmak Amerikan güvenlik çıkarlarını bedavacılıktan koruyabilir. Ancak bu terim, Biden'ın Rusya ve Çin etkisine karşı bir demokrasiler ittifakını yeniden canlandırmaya çalışan NATO'ya yeniden yatırımı için de geçerli olabilir.
Şimdiki Sonuçlar ise
Yaklaşık on yıl boyunca, geniş anlatı yayı aynı kaldı: saldırgan düşmanlar Amerikan çıkarlarına zarar vermeye çalışıyorlardı ve Washington yanıt vermek zorunda kaldı. Bu dünya görüşü bir kez yerine oturduğunda, olaylara belirli anlamlar yükledi. Rusya'nın Ukrayna'yı işgali sadece Ukrayna'ya değil, aynı zamanda ABD liderliğindeki düzene de bir saldırıydı. Çin'in Güney Çin Denizi'ndeki askeri yığınağı, Pekin'in temel çıkarlarının savunulmasını değil; Pekin'in Hint-Pasifik'teki etkisini Washington'ın zararına genişletme girişimini temsil ediyordu. Büyük güç rekabeti, teknolojinin tarafsız olamayacağı ve ABD'nin Çin'i Avrupa'nın 5G ağlarından çıkarması ve Pekin'in yarı iletkenlere erişimini sınırlaması gerektiği anlamına geliyordu. Afrika ülkelerindeki dış yardım ve altyapı projeleri sadece kalkınma araçları değil, aynı zamanda üstünlük savaşında silahlardı. Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Ticaret Örgütü, Uluslararası Ceza Mahkemesi, hatta BM Dünya Turizm Örgütü, hepsi üstünlük yarışında arena haline geldi. Görünüşe göre her şey artık büyük güç rekabetiydi.
Büyük güç rekabeti, belirli bir strateji tanımlamak yerine, ABD'li politika yapıcıların kendilerini ve çevrelerindeki dünyayı nasıl gördüklerine ve başkalarının onları nasıl algılamasını istediklerine dair temel bir içgörü sağlayan güçlü bir dünya siyaseti anlatısını temsil ediyordu. Bu hikayede ana karakter Amerika Birleşik Devletleri'ydi. Bazen ülke, eşsiz bir ekonomik canlılık ve askeri güce sahip, güçlü ve heybetli bir kahraman olarak gösterildi. Ancak Washington, Trump'ın 2017 strateji belgesinde olduğu gibi, ABD'yi "tehlikeli bir dünyada" faaliyet gösteren ve rakip güçlerin "dünya çapındaki Amerikan çıkarlarını agresif bir şekilde baltaladığı" şeklinde tasvir eden bir kurban olarak da sunulabilir. Zaman zaman destekleyici bir oyuncu kadrosu vardı: örneğin, Biden'ın görüşüne göre, küresel ekonomik refahı ve insan haklarının korunmasını sağlamada gerekli bir ortak olan bir demokrasiler topluluğu.
Çin ve Rusya, sırayla, birincil düşmanlar olarak hizmet etti. İran, Kuzey Kore ve bir dizi devlet dışı aktör gibi diğer aktörler tarafından kamera hücreleri olmasına rağmen, Pekin ve Moskova, ABD'yi zayıflatmaya yönelik bir komplonun failleri olarak göze çarpıyordu. Burada yine, bazı ayrıntılar hikayeyi kimin anlattığına bağlı olarak değişiyordu. Trump için bu hikaye ulusal çıkarlara dayanıyordu: bu revizyonist güçler "Amerikan güvenliğini ve refahını aşındırmaya" çalışıyorlardı. Biden döneminde odak noktası çıkarlardan ideallere, güvenlikten düzene kaydı. Washington, demokrasinin güvenliğini ve kurallara dayalı uluslararası düzenin dayanıklılığını sağlamak için büyük otokratik güçlerle rekabet etmek zorunda kaldı.
Ancak yaklaşık on yıl boyunca, geniş anlatı yayı aynı kaldı: saldırgan düşmanlar Amerikan çıkarlarına zarar vermeye çalışıyorlardı ve Washington yanıt vermek zorunda kaldı. Bu dünya görüşü bir kez yerine oturduğunda, olaylara belirli anlamlar yükledi. Rusya'nın Ukrayna'yı işgali sadece Ukrayna'ya değil, aynı zamanda ABD liderliğindeki düzene de bir saldırıydı. Çin'in Güney Çin Denizi'ndeki askeri yığınağı, Pekin'in temel çıkarlarının savunulmasını değil; Pekin'in Hint-Pasifik'teki etkisini Washington'ın zararına genişletme girişimini temsil ediyordu. Büyük güç rekabeti, teknolojinin tarafsız olamayacağı ve ABD'nin Çin'i Avrupa'nın 5G ağlarından çıkarması ve Pekin'in yarı iletkenlere erişimini sınırlaması gerektiği anlamına geliyordu. Afrika ülkelerindeki dış yardım ve altyapı projeleri sadece kalkınma araçları değil, aynı zamanda üstünlük savaşında silahlardı. Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Ticaret Örgütü, Uluslararası Ceza Mahkemesi, hatta BM Dünya Turizm Örgütü, hepsi üstünlük yarışında arena haline geldi. Görünüşe göre her şey artık büyük güç rekabetiydi.
Nasıl Alınır, Fiyatlar ve İpuçları
Konser Bileti Satın Alma
Konser biletleri, sevdiğiniz sanatçıları ve müzik gruplarını canlı izleme fırsatı sunan değerli belgelerdir. Konser bileti satın almak için çeşitli yöntemler vardır. Bunlar arasında bilet satış siteleri, sanatçıların resmi web siteleri, bilet satış ofisleri ve etkinlik alanları bulunmaktadır.
Online Bilet Satış Siteleri
Günümüzde en yaygın bilet satın alma yöntemi internet üzerinden yapılan satışlardır. Bilet satış siteleri, kullanıcıların kolayca bilet satın alabilmelerini sağlar. Bu siteler genellikle konser tarihlerini, bilet fiyatlarını ve oturma planlarını detaylı bir şekilde sunar. Popüler bilet satış siteleri arasında Biletix, biletino, ve Passo bulunmaktadır.
Maskeli Balodaki Silah ve Savaş Baronların, Bunlar Bir Nevi sanatçıda denilir. Bu Sanatçıların Resmi Web Siteleri
Bazı sanatçılar ve müzik grupları, konser biletlerini kendi web siteleri üzerinden satışa sunarlar. Bu yöntem, hayranlarına doğrudan erişim sağladığı için oldukça avantajlıdır. Ayrıca, resmi web sitelerinden alınan biletler genellikle özel avantajlar ve indirimler sunar.
Bilet Satış Ofisleri
Bilet satış ofisleri, konser biletlerini fiziksel olarak satın alabileceğiniz yerlerdir. Bu ofisler genellikle büyük şehirlerde ve alışveriş merkezlerinde bulunur. Bilet satış ofislerinden bilet almanın avantajı, satıcılar ile yüz yüze iletişim kurarak daha detaylı bilgi alabilme imkanıdır.
Konser Bilet Fiyatları
Konser bilet fiyatları, sanatçıya, etkinlik mekanına, oturma planına ve biletin satılma zamanına bağlı olarak değişkenlik gösterir.
Sanatçıya Göre Fiyatlar
Ünlü ve popüler sanatçılar için bilet fiyatları genellikle daha yüksek olur. Ancak, daha az tanınmış sanatçılar için bilet fiyatları daha uygun olabilir.
Etkinlik Mekanına Göre Fiyatlar
Konserin gerçekleştirileceği mekan, bilet fiyatlarını etkileyen önemli bir faktördür. Büyük ve prestijli mekanlarda düzenlenen konserler için bilet fiyatları daha yüksek olabilirken, daha küçük ve yerel mekanlarda düzenlenen konserler daha uygun fiyatlı olabilir.
Oturma Planına Göre Fiyatlar
Konser biletleri genellikle farklı oturma alanlarına göre fiyatlandırılır. Sahneye yakın olan VIP koltuklar en yüksek fiyatlı biletlere sahipken, arka sıralardaki koltuklar daha uygun fiyatlı olabilir.
Biletin Satılma Zamanına Göre Fiyatlar
Bilet fiyatları, konser tarihine yaklaştıkça artabilir. Erken bilet alanlar genellikle indirimli fiyatlardan yararlanırken, son dakika biletleri daha yüksek fiyatlarla satılabilir.
Konser Bileti Satın Alırken Dikkat Edilmesi Gerekenler
Konser bileti satın alırken dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar bulunmaktadır.
Güvenilir Sitelerden Alışveriş Yapın
Bilet satın alırken güvenilir ve bilinen sitelerden alışveriş yapmak önemlidir. Güvenilir siteler, sahte bilet alma riskini azaltır ve biletin gerçek olup olmadığını doğrular.
İndirim ve Kampanyaları Takip Edin
Bilet satış siteleri ve sanatçıların resmi web siteleri, zaman zaman indirim ve kampanyalar düzenler. Bu fırsatları takip etmek, biletleri daha uygun fiyatlarla satın almanıza yardımcı olabilir.
Biletin İade ve Değişim Koşullarını Kontrol Edin
Bileti satın almadan önce, iade ve değişim koşullarını kontrol etmek önemlidir. Bazı biletler, belirli koşullar altında iade veya değişim yapılabilir.
Erken Bilet Alın
Konser biletleri, sınırlı sayıda satılır ve erken almak, istediğiniz koltukları seçme şansınızı artırır. Ayrıca, erken bilet alanlar genellikle indirimli fiyatlardan yararlanır.
Konser Bileti Kullanımı
Konser bileti satın aldıktan sonra, belirli kullanma şartlarına dikkat etmek gerekmektedir.
Biletin Basılması veya Dijital Kullanımı
Bazı biletler dijital olarak kullanılabilirken, bazıları basılı olarak etkinliğe girişte kullanılmalıdır. Bu nedenle, biletin nasıl kullanılacağını önceden kontrol etmek önemlidir.
Etkinlik Saatinde Mekanda Olun
Konser bileti, etkinliğe giriş imkanı sağlar ve etkinlik saatinde mekanda olmak önemlidir. Geç kalanlar, biletlerini kullanamayabilir veya etkinliğe girişte sorun yaşayabilirler.
Oturuş Planına Uyun
Bilet üzerinde belirtilen oturma planına uymak, etkinlik sırasında düzeni korumak için önemlidir. Kendi koltuğunuza oturmak, diğer izleyicilerle yaşanabilecek olası sorunları önler.
Konser biletleri, müzikseverler için büyük bir heyecan ve değer taşır. Bilet satın alma, fiyatlar ve kullanım şartlarına dikkat ederek, unutulmaz bir konser deneyimi yaşayabilirsiniz. Keyifli ve güvenli bir konser için yukarıdaki ipuçlarını takip etmek önemlidir.
Ve Konser Başlar, Bu da Çığırtkanlar Baş roldedir. İşte Batı Savaş Kolu Lideri;
Ancak, Trump'ın büyük güçlerle rekabetteki yaklaşımları zamanla evrildi. İlk döneminde, büyük güç rekabetini sert ve doğrudan bir şekilde ele alarak, ABD'nin çıkarlarını en iyi nasıl koruyacağına dair stratejiler geliştirdi. 2017'de yaptığı bir konuşmada, "Rakiplerimiz zorlu, inatçı ve uzun vadeye bağlılar - ama biz de öyleyiz" dedi. "Başarılı olmak için milli gücümüzün her boyutunu bütünleştirmeli ve milli gücümüzün her enstrümanıyla rekabet etmeliyiz." (İki yıl önce başkan adaylığını açıklarken, daha karakteristik bir şekilde açık sözlüydü: "Çin'i her zaman yendim. Her zaman.")
Ancak ikinci bir dönem için göreve geri dönen Trump, tavrını değiştirdi. Yaklaşımı yıpratıcı ve çatışmacı olmaya devam ediyor. Başkalarını kendi istediğini yapmaya zorlamak için genellikle ekonomik ceza tehdidinde bulunmaktan çekinmez. Ancak Trump, Çin ve Rusya'yı yenmeye çalışmak yerine, şimdi onları uluslararası düzeni yönetmek için kendisiyle birlikte çalışmaya ikna etmek istiyor. Şu anda anlattığı şey bir rekabet değil, bir danışıklı dövüş anlatısıdır; birlikte hareket etmenin hikayesi. Ocak ayı ortasında Xi ile yaptığı görüşmenin ardından Trump, Truth Social'da şunları yazdı: "Birçok sorunu birlikte çözeceğiz ve hemen başlayacağız. Dengeleme Ticareti, fentanil, TikTok ve diğer birçok konuyu tartıştık. Başkan Xi ve ben dünyayı daha barışçıl ve güvenli hale getirmek için mümkün olan her şeyi yapacağız!" O ay İsviçre'nin Davos kentinde bir araya gelen iş dünyası liderlerine hitap eden Trump, "Çin, özellikle Rusya-Ukrayna ile savaşı durdurmamıza yardımcı olabilir. Ve bu durum üzerinde büyük bir güçleri var ve biz de onlarla birlikte çalışacağız."
Şubat ayında Putin ile yaptığı bir telefon görüşmesinde Trump, "İkimiz de uluslarımızın büyük tarihi ve II. Dünya Savaşı'nda birlikte bu kadar başarılı bir şekilde savaştığımız gerçeği üzerine düşündük. Her birimiz kendi uluslarımızın güçlü yönlerinden ve bir gün birlikte çalışmanın bize sağlayacağı büyük faydadan bahsettik," diye yazdı. Mart ayında, Trump yönetiminin üyeleri Rus mevkidaşlarıyla Ukrayna'nın kaderi konusunda müzakere ederken, Moskova potansiyel bir gelecek hakkındaki görüşünü açıkça ortaya koydu. Rusya Dışişleri Bakanlığı ve Güvenlik Konseyi'nde danışma kurullarında görev yapan bir akademisyen olan Feodor Voitolovsky, The New York Times'a verdiği demeçte, "Rusya ve ABD'nin ve Rusya ile NATO'nun birbirlerinin çıkar alanlarına müdahale etmeden bir arada var olmalarına izin verecek bir modelle ortaya çıkabiliriz" dedi. Voitolovsky, Rus tarafının Trump'ın bu ihtimali "bir işadamı olarak" kavradığını da sözlerine ekledi.
Rakipleriyle uzlaşma peşinde koşarken, Trump son kongreden kopuyor olabilir, ancak köklü bir geleneğe dokunuyor. Rakip büyük güçlerin kaotik bir uluslararası sistemi yönetmek için bir araya gelmesi gerektiği fikri, liderlerin tarihin birçok noktasında, genellikle onları daha kontrollü, güvenilir ve esnek bir düzen kurmaya iten yıkıcı savaşların ardından benimsedikleri bir fikirdir. 1814-15'te, Avrupa'yı neredeyse çeyrek yüzyıl boyunca saran Fransız Devrimi'nin ve Napolyon savaşlarının ardından, Avrupa'nın büyük güçleri, büyük güç savaşının neredeyse her on yılda bir meydana geldiği on sekizinci yüzyılın güç dengesi sisteminin ürettiğinden daha istikrarlı ve barışçıl bir düzen oluşturmak amacıyla Viyana'da bir araya geldiler. Sonuç, başlangıçta Avusturya, Prusya, Rusya ve Birleşik Krallık'ı içeren bir grup olan "Avrupa Konseri" oldu. 1818'de Fransa katılmaya davet edildi.
Rakipleriyle uzlaşma peşinde koşarken, Trump son kongreden kopuyor olabilir, ancak köklü bir geleneğe dokunuyor. Rakip büyük güçlerin kaotik bir uluslararası sistemi yönetmek için bir araya gelmesi gerektiği fikri, liderlerin tarihin birçok noktasında benimsemiş olduğu bir yaklaşımdır.
Konser, yaklaşık kırk yıl boyunca büyük güç rekabetini işbirliğine kanalize etti. Ancak yüzyılın sonuna gelindiğinde sistem çökmüştü. Üyeleri arasındaki çatışmayı önleyemediğini kanıtladı ve üç savaş boyunca Prusya, Avusturya ve Fransa'yı sistematik olarak yendi ve birleşik bir Almanya'nın başı olarak konumunu pekiştirerek istikrarlı güç dengesini alt üst etti. Bu arada, Afrika ve Asya'da yoğunlaşan emperyal rekabet, Konser'in yönetmesi için çok fazla olduğunu kanıtladı.
Konser üyeleri olan büyük güçler, Avrupa’daki istikrarsızlıkları hafifletmek için özel haklara ve sorumluluklara sahipti. Bölgesel anlaşmazlıklar ortaya çıktığında, Avrupalı liderler, güçlerini genişletmek için bu çatışmaları kullanmak yerine, müzakere edilmiş çözümler aramak için bir araya gelirdi.
Bu fikir, günümüzde de geçerliliğini koruyor. Küresel güçlerin birbirleriyle uyum içinde çalışarak uluslararası düzeni sağlamaları, dünya barışı ve istikrarı açısından büyük önem taşımaktadır. Amerika Birleşik Devletleri ve Çin gibi büyük ekonomik güçlerin yanı sıra, Rusya ve Hindistan gibi stratejik öneme sahip ülkeler de bu kolektif yönetime katılmalıdır. Aynı şekilde, Avrupa Birliği'nin üyeleri de bölgesel anlaşmazlıkları çözerek daha geniş bir küresel işbirliği ağının parçası olabilir. Bu tür bir işbirliği, ülkelerin kendi çıkarlarını korurken ortak bir dünya düzeni oluşturma çabalarını destekler.
DÜNYAYI İKİYE AYIRIP BÖLMEK DAHA SONRA RAKİPMLERİNİ YOK ETMEK
Trump ve Büyük Güçler Konseri
Büyük Güçler Arasında Rekabet ve İşbirliğinin Evrimi
Trump'ın Büyük Güçlerle Rekabet Yaklaşımı
Trump'ın büyük güçlerle rekabetteki yaklaşımları zamanla evrildi. İlk döneminde, büyük güç rekabetini sert ve doğrudan bir şekilde ele alarak, ABD'nin çıkarlarını en iyi nasıl koruyacağına dair stratejiler geliştirdi. 2017'de yaptığı bir konuşmada, "Rakiplerimiz zorlu, inatçı ve uzun vadeye bağlılar - ama biz de öyleyiz" dedi. "Başarılı olmak için milli gücümüzün her boyutunu bütünleştirmeli ve milli gücümüzün her enstrümanıyla rekabet etmeliyiz." Ancak ikinci bir dönem için göreve geri dönen Trump, tavrını değiştirdi. Yaklaşımı yıpratıcı ve çatışmacı olmaya devam ediyor. Başkalarını kendi istediğini yapmaya zorlamak için genellikle ekonomik ceza tehdidinde bulunmaktan çekinmez. Ancak şimdi, Çin ve Rusya'yı yenmeye çalışmak yerine, onları uluslararası düzeni yönetmek için kendisiyle birlikte çalışmaya ikna etmek istiyor.
Rekabetten İşbirliğine Geçiş
Trump, büyük güçler arasında rekabeti bir danışıklı dövüş anlatısına dönüştürmeye çalışıyor. Ocak ayında Xi ile yaptığı görüşmenin ardından Trump, Truth Social'da şunları yazdı: "Birçok sorunu birlikte çözeceğiz ve hemen başlayacağız. Dengeleme Ticareti, fentanil, TikTok ve diğer birçok konuyu tartıştık. Başkan Xi ve ben dünyayı daha barışçıl ve güvenli hale getirmek için mümkün olan her şeyi yapacağız!" Trump, Putin ile yaptığı bir telefon görüşmesinde, "İkimiz de uluslarımızın büyük tarihi ve II. Dünya Savaşı'nda birlikte bu kadar başarılı bir şekilde savaştığımız gerçeği üzerine düşündük. Her birimiz kendi uluslarımızın güçlü yönlerinden ve bir gün birlikte çalışmanın bize sağlayacağı büyük faydadan bahsettik," dedi. Trump yönetiminin üyeleri, Rus mevkidaşlarıyla Ukrayna'nın kaderi konusunda müzakere ederken, Moskova potansiyel bir gelecek hakkındaki görüşünü açıkça ortaya koydu.
Tarihsel Perspektif: Avrupa Konseri
Rakip büyük güçlerin kaotik bir uluslararası sistemi yönetmek için bir araya gelmesi gerektiği fikri, liderlerin tarihin birçok noktasında benimsedikleri bir fikirdir. 1814-15'te, Avrupa'yı neredeyse çeyrek yüzyıl boyunca saran Fransız Devrimi'nin ve Napolyon savaşlarının ardından, Avrupa'nın büyük güçleri, büyük güç savaşının neredeyse her on yılda bir meydana geldiği on sekizinci yüzyılın güç dengesi sisteminden daha istikrarlı ve barışçıl bir düzen oluşturmak amacıyla Viyana'da bir araya geldiler. Sonuç, başlangıçta Avusturya, Prusya, Rusya ve Birleşik Krallık'ı içeren bir grup olan "Avrupa Konseri" oldu. Konser, yaklaşık kırk yıl boyunca büyük güç rekabetini işbirliğine kanalize etti. Ancak yüzyılın sonuna gelindiğinde sistem çökmüştü.
Modern Büyük Güçler Konseri
Bugün, büyük güçlerin birbirleriyle uyum içinde çalışarak uluslararası düzeni sağlaması, dünya barışı ve istikrarı açısından büyük önem taşımaktadır. Amerika Birleşik Devletleri ve Çin gibi büyük ekonomik güçlerin yanı sıra, Rusya ve Hindistan gibi stratejik öneme sahip ülkeler de bu kolektif yönetime katılmalıdır. Aynı şekilde, Avrupa Birliği'nin üyeleri de bölgesel anlaşmazlıkları çözerek daha geniş bir küresel işbirliği ağının parçası olabilir. Bu tür bir işbirliği, ülkelerin kendi çıkarlarını korurken ortak bir dünya düzeni oluşturma çabalarını destekler.
Trump'ın Büyük Güçler Konserine İlgisi
Trump’ın büyük güçler konserine olan ilgisi, bu tarihin derin bir şekilde anlaşılmasından kaynaklanmıyor. Ona olan sevgisi dürtüye dayanır. Trump, dış ilişkileri, emlak ve eğlence dünyalarını gördüğü gibi, ancak daha büyük ölçekte görüyor gibi görünüyor. Bu endüstrilerde olduğu gibi, seçkin bir grup güç simsarı sürekli rekabet halindedir - ölümcül düşmanlar olarak değil, saygı duyulan eşitler olarak. Her biri, uygun gördüğü şekilde yönetebileceği bir imparatorluktan sorumludur.
Rekabet ve İşbirliği Dengesi
Çin, Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri çeşitli şekillerde avantaj elde etmek için yarışabilirler, ancak ortak bir sistem içinde var olduklarını ve bu sistemden sorumlu olduklarını anlıyorlar. Bu nedenle, büyük güçler rekabet ederken bile işbirliği yapmalıdır. Trump, Xi ve Putin'i "ülkelerini seven" "akıllı, sert" liderler olarak görüyor. ABD'nin Çin'den daha güçlü ve Rusya'dan çok daha güçlü olmasına rağmen, onlarla iyi geçindiğini ve onlara eşit davrandığını vurguladı. Avrupa Konseri'nde olduğu gibi, önemli olan eşitlik algısıdır: 1815'te Avusturya ve Prusya, Rusya ve Birleşik Krallık için maddi bir eşleşme değildi, ancak yine de eşit olarak kabul edildiler.
Trump'ın konser hikayesinde, Amerika Birleşik Devletleri, liberal ilkelerini dünyanın geri kalanına karşı savunmak zorunda olan uluslararası sistemin ne bir kahramanı ne de bir kurbanıdır. Trump, ikinci açılış konuşmasında, ABD'nin dünyaya idealleriyle değil, hırslarıyla yeniden liderlik edeceği sözünü verdi. Büyüklüğe giden bir dürtüyle, maddi gücün ve "öfkeli, şiddetli ve tamamen öngörülemeyen bir dünyaya yeni bir birlik ruhu getirme" yeteneğinin geleceğine söz verdi. Bu konuşmayı yapmasından bu yana geçen haftalarda netleşen şey, Trump'ın aradığı birliğin öncelikle Çin ve Rusya ile olduğudur.
Büyük Güç-Rekabet Anlatısındaki Maskeli Oyuncular
Konser Anlatısında Çin ve Rusya ile İşbirliği
Büyük güçler arasındaki rekabet, tarih boyunca uluslararası düzeni şekillendiren önemli bir dinamik olmuştur. Bu dinamik, zaman zaman işbirliği ve çatışmanın bir arada görüldüğü bir konser düzeniyle yönetilmiştir. Konser anlatısında, büyük güçler ideolojik ve siyasi farklılıklarını bir kenara bırakarak ortak çıkarlarını korumak adına işbirliği yaparlar. Ancak bu işbirliği, her bir gücün kendi üstünlük ve çıkarları için sürekli olarak rekabet ettiği bir ortamda gerçekleşir.
Konser Anlatısının Temel İlkeleri
Konser anlatısı, büyük güçlerin birbirleriyle uyum içinde çalışarak dünya düzenini sağlamaları gerektiği fikrine dayanır. Bu düzen, büyük güçlerin birbirleriyle çatışmadan kendi etki alanlarını ve çıkarlarını koruyabilmelerini sağlar. Konserin temel ilkeleri şunlardır:
- İşbirliği ve Rekabet Dengesi: Büyük güçler, ortak çıkarları korumak için işbirliği yaparken, aynı zamanda üstünlük için de rekabet ederler.
- Sınırların Tanımlanması: Etki alanlarının sınırları belirlenerek, her bir gücün kendi alanında hakimiyet kurması sağlanır.
- Ortak Çıkarların Korunması: Büyük güçler, kargaşa ve düzensizlik güçleriyle mücadele etmek için birbirleriyle işbirliği yaparlar.
Çin ve Rusya'nın Konser Anlatısındaki Rolü
Konser anlatısında, Çin ve Rusya artık ideolojik olarak ABD liderliğindeki düzene karşı çıkan amansız düşmanlar olarak konumlandırılmak yerine, ortak çıkarlarını korumak için Washington'la birlikte çalışan potansiyel ortaklar olarak görülüyorlar. Bu, konser ortaklarının yakın arkadaş olduğu anlamına gelmez; ne münasebet. Bir konser düzeni, bu güçlü adamların her biri üstünlük için açı yaparken rekabeti görmeye devam edecek. Ancak her biri, gerçek düşmanla, yani kargaşa güçleriyle yüzleşebilmek için kendi aralarındaki çatışmaların susturulması gerektiğinin farkındadır.
Çin'in Rolü
Çin, küresel ekonomideki yükselen gücü ve stratejik konumu nedeniyle büyük güçler konserinde önemli bir oyuncudur. Çin, kendi çıkarlarını korurken, ABD ve diğer büyük güçlerle işbirliği yaparak dünya düzeninin istikrarını sağlamaya çalışır. Ancak, Çin'in Tayvan üzerindeki hak iddiaları ve Güney Çin Denizi'ndeki faaliyetleri, bu işbirliğinin zorluklarını ortaya koymaktadır.
Rusya'nın Rolü
Rusya, tarihi ve askeri gücü nedeniyle büyük güçler konserinde önemli bir aktördür. Rusya, kendi etki alanını korumak adına Ukrayna'da ve diğer bölgelerde agresif politikalar izlerken, aynı zamanda ABD ve diğer büyük güçlerle işbirliği yaparak küresel istikrarı sağlamaya çalışır. Ancak, Rusya'nın Ukrayna üzerindeki hak iddiaları ve Avrupa'daki etkisi, bu işbirliğinin sınırlarını zorlamaktadır.
İşbirliği ve Rekabetin Zorlukları
Büyük güçler konserinde işbirliği ve rekabet arasında bir denge kurmak zordur. Her bir güç, kendi çıkarlarını korumak adına diğerleriyle rekabet ederken, aynı zamanda ortak düşmanlarla yüzleşmek için işbirliği yapmalıdır. Bu dengeyi sağlamak, büyük güçlerin dünya düzenini birlikte yönetebilmeleri için hayati öneme sahiptir.
Etki Alanlarının Tanımlanması
Etki alanlarının tanımlanması ve yönetilmesi, büyük güçler konserinin en önemli zorluklarından biridir. Tarih boyunca, büyük güçler etki alanlarını belirlemekte ve bu alanlarda hakimiyet kurmakta zorlanmışlardır. Avusturya ve Prusya, Alman Konfederasyonu'nun kontrolü konusunda sürekli olarak çatışmışlardır. Fransa ve İngiltere, Aşağı Ülkelerde hakimiyet için mücadele etmişlerdir. Bu tür çatışmalar, büyük güçler konserinin istikrarını tehdit eden unsurlardır.
Modern Zorluklar
Bugün, küreselleşmenin getirdiği ekonomik karşılıklı bağımlılık sayesinde, büyük güçlerin dünya düzenini düzgün bir şekilde bölmesi daha da zor hale gelmiştir. Karmaşık tedarik zincirleri ve doğrudan yabancı yatırım akışları, net sınırların oluşmasını zorlaştırmaktadır. Ayrıca, salgın hastalıklar, iklim değişikliği ve nükleer silahların yayılması gibi küresel sorunlar, büyük güçlerin bu sorunları yönetmek için işbirliği yapmalarını gerektirmektedir.
Sonuçta Perde Kapanır Çıkar Ve Ölümler İle Oynanan Bir Oyun
Büyük güçler konseri, dünya düzeninin istikrarını sağlamak için önemli bir anlatıdır. Ancak, işbirliği ve rekabet arasında bir denge kurmak zordur. Çin ve Rusya gibi büyük güçler, kendi çıkarlarını korurken, ABD ve diğer büyük güçlerle işbirliği yaparak küresel istikrarı sağlamaya çalışmalıdır. Bu tür bir işbirliği, ülkelerin kendi çıkarlarını korurken ortak bir dünya düzeni oluşturma çabalarını destekler. Ancak, büyük güçler arasında sürekli olarak rekabet ve çatışma olması kaçınılmazdır. Bu nedenle, büyük güçler konseri, dünya düzeninin istikrarını sağlamak için önemli bir araç olabilir, ancak işbirliği ve rekabetin zorlukları her zaman var olacaktır.
Avrupa Konseri'nin temellerini atan tam da karşı-devrimci güçlerin tehlikeleri hakkındaki bu hikayeydi. Büyük güçler, Fransız Devrimi'nin serbest bıraktığı devrimci milliyetçi güçlerin Avrupa için daha dar rekabetlerinin yapabileceğinden daha fazla tehdit oluşturduğunu kabul ederek ideolojik farklılıklarını bir kenara bıraktılar. Bu, dünyayı farklı etki alanlarına, büyük bir gücün sınırsız genişleme ve tahakküm uygulama hakkına sahip olduğu alanları sınırlayan sınırlara dönüştürmek anlamına geliyordu.
Bir güçler birliğinin başarılı olabilmesi için, üyelerin toplu çıkarları gözetirken kendi egemenliklerini ve çıkarlarını koruyabilmeleri gerekir. Bu, dünya sahnesinde daha geniş bir işbirliği ve karşılıklı anlayış gerektirir. Ancak, tarih boyunca büyük güçler, kendi hırsları uğruna diğerlerinin haklarını göz ardı edebilmişlerdir.
Tıpkı bir konser anlatısının büyük güçlere sistemi istedikleri gibi düzenleme hakkı vermesi gibi, başkalarının seslerini duyurma yeteneklerini de sınırlar. On dokuzuncu yüzyılın büyük Avrupalı güçleri, hayati öneme sahip konularda bile, küçük güçlerin çıkarlarını çok az önemsediler. 1818'de, Güney Amerika'da on yıllık bir devrimden sonra İspanya, Batı Yarımküre'deki imparatorluğunun nihai çöküşüyle karşı karşıya kaldı. Büyük güçler, imparatorluğun kaderini belirlemek ve monarşik gücü yeniden tesis etmek için müdahale etmeleri gerekip gerekmediğini tartışmak için Aix-la-Chapelle'de bir araya geldi. Özellikle İspanya pazarlık masasına davet edilmedi. Aynı şekilde, Trump'ın Ukrayna'ya kaderiyle ilgili müzakerelerde bir rol vermeye pek ilgisi yok gibi görünüyor ve Avrupalı müttefikleri sürece dahil etme arzusu daha da az görünüyor: Trump, kendisi, Putin ve onların çeşitli vekillerinin bunu "belirli varlıkları bölüşerek" çözeceklerini söyledi. Kiev sadece sonuçlarla yaşamak zorunda kalacak.
Büyük güçler arasında işbirliği ve rekabet zorlu bir dengedir. Etki alanlarının tanımlanması ve yönetilmesi tarih boyunca büyük bir zorluk olmuştur. Küresel sorunlar, büyük güçlerin işbirliği yapmasını gerektirir, ancak rekabet ve çatışma kaçınılmazdır. Trump'ın etki alanları oluşturma konusundaki görüşlerinin aksine, güçlerin sınırlarını belirlemekte zorlanmışlar ve küreselleşme bunu daha da zorlaştırmıştır.
Büyük Güçler Konserinde İdeolojik Farklılıklar ve İşbirliği
Bakınız
Büyük güçlerin ideolojik farklılıkları, tarih boyunca işbirliği çabalarını engellemiş ve büyük güçler konserinin istikrarını tehdit eden unsurlar olarak ortaya çıkmıştır. Bu makalede, büyük güçlerin ideolojik sürtüşmeleri nasıl maskeleyip aynı zamanda işbirliğine engel teşkil ettiğini tarihsel ve güncel örneklerle inceleyeceğiz.
Trump'ın İşlemsel Yaklaşımı
Trump, ideolojik farklılıkların üstesinden gelmek için daha işlemsel bir yaklaşımın gerekli olduğunu düşünmektedir. Çin ve Rusya ile işbirliği yapabilir ve bu farklılıkları aşabileceğine inanıyor. Ancak, konserler genellikle ideolojik sürtüşmeleri hafifletmek yerine maskeler.
Avrupa Konseri ve İdeolojik Çatlak sesleri
Avrupa Konseri içinde bu tür çatlakların ortaya çıkması uzun sürmemiştir. İlk yıllarında, muhafazakar güçler, Avusturya, Prusya ve Rusya, hanedan sistemlerini korumak için Kutsal İttifak'ı kurdular. Amerika'daki İspanyol yönetimine karşı isyanları, sonucu Avrupa'da yankılanacak varoluşsal bir tehdit olarak gördüler ve bu nedenle düzeni yeniden sağlamak için acil bir yanıt gerektiriyordu. Ancak daha liberal Birleşik Krallık'taki liderler isyanları temelde liberal olarak gördüler ve ardından ortaya çıkabilecek güç boşluğundan endişe etseler de, İngilizler müdahale etme eğiliminde değildi. Nihayetinde İngilizler, Batı Yarımküre'yi Avrupa müdahalesinden korumak için yeni başlayan bir liberal ülke olan Amerika Birleşik Devletleri ile birlikte çalıştı ve Monroe Doktrini'ni İngiliz deniz gücüyle zımnen destekledi.
Buna Göre Sonuç
Büyük güçler arasında işbirliği ve rekabet zorlu bir dengedir. Etki alanlarının tanımlanması ve yönetilmesi tarih boyunca büyük bir zorluk olmuştur. Küresel sorunlar, büyük güçlerin işbirliği yapmasını gerektirir, ancak rekabet ve çatışma kaçınılmazdır. Trump'ın etki alanları oluşturma konusundaki görüşlerinin aksine, güçlerin sınırlarını belirlemekte zorlanmışlar ve küreselleşme bunu daha da zorlaştırmıştır. Büyük güçler, hakim bir düzene yönelik meydan okumaları bastırmaya çalıştıklarında, genellikle bir tepkiye neden olurlar ve iktidar üzerindeki hakimiyetlerini kırma çabalarını doğururlar. Ulusal ve ulusötesi hareketler bir konserde parçalanabilir. Bu nedenle, büyük güçler konseri, dünya düzeninin istikrarını sağlamak için önemli bir araç olabilir, ancak işbirliği ve rekabetin zorlukları her zaman var olacaktır.
Trump, Xi'nin etki alanını nasıl yönettiğini pek umursamıyor olabilir, ancak Çin'in Tayvan demokrasisini ezmek için güç kullandığına dair görüntüler, tıpkı Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırganlığının demokratik kamuoyunu kızdırması gibi, Amerika Birleşik Devletleri'nde ve başka yerlerde muhalefeti harekete geçirecektir. Şimdiye kadar Trump, herhangi bir siyasi bedel ödemeden ABD'nin Ukrayna ve Rusya politikasını esasen tersine çevirmeyi başardı. Ancak Mart ayı ortasında yapılan bir Economist-YouGov anketi, Amerikalıların yüzde 47'sinin Trump'ın savaşı ele alışını onaylamadığını ve yüzde 49'unun genel dış politikasını onaylamadığını ortaya koydu.
Bu tür ideolojik çatışmalar, büyük güçlerin dengesinin korunmasını zorlaştırmıştır. Çin ve Rusya gibi ülkelerin, ideolojik farklılıkları aşarak işbirliği yapma çabaları tarih boyunca sınırlı kalmış ve kalıcı bir barış ortamı sağlanamamıştır.
Büyük güçlerin ideolojik farklılıkları, tarih boyunca işbirliği çabalarını engellemiş ve büyük güçler konserinin istikrarını tehdit eden unsurlar olarak ortaya çıkmıştır. Bu makalede, büyük güçlerin ideolojik sürtüşmeleri nasıl maskeleyip aynı zamanda işbirliğine engel teşkil ettiğini tarihsel ve güncel örneklerle inceleyeceğiz.
Trump'ın İşlemsel Yaklaşımı
Trump, ideolojik farklılıkların üstesinden gelmek için daha işlemsel bir yaklaşımın gerekli olduğunu düşünmektedir. Çin ve Rusya ile işbirliği yapabilir ve bu farklılıkları aşabileceğine inanıyor. Ancak, konserler genellikle ideolojik sürtüşmeleri hafifletmek yerine maskeler.
Avrupa Konseri ve İdeolojik Çatlak sesleri
Avrupa Konseri içinde bu tür çatlakların ortaya çıkması uzun sürmemiştir. İlk yıllarında, muhafazakar güçler, Avusturya, Prusya ve Rusya, hanedan sistemlerini korumak için Kutsal İttifak'ı kurdular. Amerika'daki İspanyol yönetimine karşı isyanları, sonucu Avrupa'da yankılanacak varoluşsal bir tehdit olarak gördüler ve bu nedenle düzeni yeniden sağlamak için acil bir yanıt gerektiriyordu. Ancak daha liberal Birleşik Krallık'taki liderler isyanları temelde liberal olarak gördüler ve ardından ortaya çıkabilecek güç boşluğundan endişe etseler de, İngilizler müdahale etme eğiliminde değildi. Nihayetinde İngilizler, Batı Yarımküre'yi Avrupa müdahalesinden korumak için yeni başlayan bir liberal ülke olan Amerika Birleşik Devletleri ile birlikte çalıştı ve Monroe Doktrini'ni İngiliz deniz gücüyle zımnen destekledi.
Buna Göre Sonuç
Büyük güçler arasında işbirliği ve rekabet zorlu bir dengedir. Etki alanlarının tanımlanması ve yönetilmesi tarih boyunca büyük bir zorluk olmuştur. Küresel sorunlar, büyük güçlerin işbirliği yapmasını gerektirir, ancak rekabet ve çatışma kaçınılmazdır. Trump'ın etki alanları oluşturma konusundaki görüşlerinin aksine, güçlerin sınırlarını belirlemekte zorlanmışlar ve küreselleşme bunu daha da zorlaştırmıştır. Büyük güçler, hakim bir düzene yönelik meydan okumaları bastırmaya çalıştıklarında, genellikle bir tepkiye neden olurlar ve iktidar üzerindeki hakimiyetlerini kırma çabalarını doğururlar. Ulusal ve ulusötesi hareketler bir konserde parçalanabilir. Bu nedenle, büyük güçler konseri, dünya düzeninin istikrarını sağlamak için önemli bir araç olabilir, ancak işbirliği ve rekabetin zorlukları her zaman var olacaktır.
Trump, Xi'nin etki alanını nasıl yönettiğini pek umursamıyor olabilir, ancak Çin'in Tayvan demokrasisini ezmek için güç kullandığına dair görüntüler, tıpkı Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırganlığının demokratik kamuoyunu kızdırması gibi, Amerika Birleşik Devletleri'nde ve başka yerlerde muhalefeti harekete geçirecektir. Şimdiye kadar Trump, herhangi bir siyasi bedel ödemeden ABD'nin Ukrayna ve Rusya politikasını esasen tersine çevirmeyi başardı. Ancak Mart ayı ortasında yapılan bir Economist-YouGov anketi, Amerikalıların yüzde 47'sinin Trump'ın savaşı ele alışını onaylamadığını ve yüzde 49'unun genel dış politikasını onaylamadığını ortaya koydu.
Büyük güç anlaşmasının ortaya çıkardığı tüm sorunlarla başa çıkmak için, Avrupa Konseri'ni kendi lehine manipüle etmenin yollarını bulan Prusyalı lider Otto von Bismarck'ın becerilerine sahip olmak yardımcı olur. Bismarck'ın diplomasisi, ideolojik olarak hizalanmış müttefikleri bile ayırabilir. Prusya, 1864'te Schleswig-Holstein'ın kontrolünü ele geçirmek için Danimarka'ya karşı savaşa girmeye hazırlanırken, Bismarck'ın Konser kurallarına ve mevcut anlaşmalara başvurması, liderleri Danimarka krallığının bütünlüğünü güvence altına alma sözü veren Birleşik Krallık'ı devre dışı bıraktı. Afrika'daki sömürgeci rekabetten yararlandı ve kendisini Fransa ile Birleşik Krallık arasında "dürüst bir arabulucu" olarak konumlandırdı. Bismarck, on dokuzuncu yüzyılın ortalarında Avrupa'yı kasıp kavuran liberal, milliyetçi güçlere karşıydı ve bu nedenle gerici bir muhafazakardı, ancak tepkisel değildi. Almanya'nın birleşmesi arayışında yaptığı gibi, devrimci hareketleri ne zaman ezeceğini ve onları ne zaman dizginleyeceğini dikkatlice düşündü. İnanılmaz derecede hırslıydı ama yayılmacı dürtülere bağlı değildi ve çoğu zaman kısıtlamayı tercih etti. Örneğin, Afrika kıtasında bir imparatorluk peşinde koşmaya gerek görmedi, çünkü bu sadece Almanya'yı Fransa ve Birleşik Krallık ile bir çatışmaya çekecekti.
Ne yazık ki, çoğu lider, kendilerini nasıl gördüklerine bakılmaksızın, Bismarck değildir. Birçoğu Napolyon III'e çok daha yakın. Fransız hükümdar, 1848 devrimleri sona ererken iktidara geldi ve Konser sistemini kendi amaçları için kullanma konusunda olağanüstü bir kapasiteye sahip olduğuna inanıyordu. Alman Konfederasyonu'ndaki kendi etkisini genişletmek için Avusturya ve Prusya arasına bir kama sokmaya çalıştı ve Avrupa sınırlarını ulusal hareketleri yansıtacak şekilde yeniden çizmek için büyük bir konferans düzenlemeye çalıştı. Ama tamamen başarısız oldu. Kibirli ve duygusal, pohpohlanmaya ve utanca yatkın, kendini ya büyük güç akranları tarafından terk edilmiş ya da başkalarının emirlerini yerine getirmesi için manipüle edilmiş buldu. Sonuç olarak, Bismarck, Napolyon III'te Alman birleşmesini ilerletmek için ihtiyaç duyduğu aldatmacayı buldu.
Günümüz konserinde, Trump bir lider olarak nasıl bir performans sergileyebilir? Bismarckçı bir figür olarak ortaya çıkması, diğer büyük güçlerden avantajlı tavizler almak için zorbalık ve blöf yapması mümkündür. Ama aynı zamanda, daha kurnaz rakipleri tarafından alt edilen Napolyon III gibi sona ererek oynanabilir.
BİLİN BAKALIM İŞ BİRLİĞİ Mİ, GİZLİ ANLAŞMA MI?
Trump'ın bu tür bir düzenleme yapmayı başaramayacağı düşünülebilir. Trump'ın işbirliğinden ziyade gizli anlaşmaları tercih ettiğine inanılıyor. Putin ve Xi gibi liderlerle ortaklık kurma fikri, bu liderlerin daha büyük iyilik adına farklılıkları çözeceği beklenemez. Bu işleyiş tarzı, Avrupa Konseri'nin sonlandığı gibi, sınırlı savaşlar, emperyal çatışmalar ve nihayetinde büyük bir dünya savaşı ile sonuçlanabilir.
Konser kurulduktan sonra, Avrupalı güçler neredeyse 40 yıl boyunca barış içinde kaldılar. Bu, yüzyıllardır büyük güç çatışmasıyla harap olmuş bir kıtada çarpıcı bir başarıydı. Bu anlamda, Konser giderek daha çok kutuplu hale gelen bir dünya için uygun bir çerçeve sunabilir. Ancak oraya ulaşmak, daha az gizli anlaşma ve daha fazla işbirliği içeren bir hikaye, büyük güçlerin sadece kendi çıkarlarını değil, aynı zamanda daha geniş çıkarlarını da ilerletmek için birlikte hareket ettiği bir anlatı gerektirecektir.
Avrupa Konseri'nin kurulmasından sonra, Avrupalı güçler neredeyse 40 yıl boyunca barış içinde kaldılar mı?
Bu, yüzyıllardır büyük güç çatışmasıyla harap olmuş bir kıtada çarpıcı bir başarı mıydı dersiniz…
Bu anlamda, Konser giderek daha çok kutuplu hale gelen bir dünya için uygun bir çerçeve sunabilir mi?
Ancak oraya ulaşmak, daha az gizli anlaşma ve daha fazla işbirliği içeren bir hikaye, büyük güçlerin sadece kendi çıkarlarını değil, aynı zamanda daha geniş çıkarlarını da ilerletmek için birlikte hareket ettiği bir anlatı gerektirecek mi acaba.
Gelelim algılamada anlatılan orijinal metine;
Orijinal Konseri mümkün kılan şey, kıta yönetiminde ortak bir çıkarı paylaşan ve başka bir yıkıcı savaştan kaçınma amacını paylaşan benzer düşünen liderlerin varlığıydı. Konserin aynı zamanda büyük güç rekabetini yönetmek için kuralları da vardı. Bunlar, güç politikalarının yerini yasal prosedürlerle geçirmeye çalışan liberal uluslararası düzenin kuralları değildi. Daha ziyade, büyük güçlere çatışmayı müzakere ederken rehberlik eden ortaklaşa oluşturulmuş "temel kurallar" idi. Çatışmalara ne zaman müdahale edecekleri, toprakları nasıl paylaştıracakları ve barışı koruyacak kamu mallarından kimin sorumlu olacağı konusunda normlar oluşturdular. Son olarak, orijinal Konser vizyonu, işbirlikçi dış politikanın kilit mekanizması olarak resmi müzakere ve ahlaki iknayı benimsedi. Konser, büyük güçleri ortak çıkarları hakkında tartışmalara sokan forumlara dayanıyordu.
Avrupa Konseri'nin sonlandığı gibi, sınırlı savaşlar, emperyal çatışmalar ve nihayetinde büyük bir dünya savaşı ile sonuçlanabilir.
Saygılar….
Düzenleme Rogg & Nok Yapay hafıza servisi