Bu gün 1 Mayıs görülen ve duyulan bedensel çalışan emekçinin bayramı olarak görülür, birde fikir ve düşünce üreten kişilerin bayramı olduğu çoğu zaman unutulur. İşte bu fikir ve düşünce olgusundaki üretkenlik din sömürüsü olan ülkemizde yok ediliyor, bizle bu sömürünün önünde duruyoruz, derler ya üretmek üretmemekten daha iyidir, her üretici toplumun ve ona karşı koyan hakkını vermeyen kişilere karşı yapılmış bir eylem sonucu oluşan bu olguları hatırlatacağımızı bir gün bu gün. Bizde ufak çapta üretime durmadan katkı veriyoruz, bayram etmek, üretimi korumakla eş değerde gide. olanaklar az olsa da olanaklar içinde üretim ve onları üretenleri düşünmemiz gerek bir gün, bu olgu olanaklarını tam manası ile kullanmaktan geçer ve hakkını almak isteyen işçiyi kollamamız gerekir. Hak verilmez ve bu istenmez, hak alınır, hakkını almak için göstermelik olmayan ses getirici eylemleri işçilerin korkmadan her konuda yapmaları gerekir, üretken eylemler her zaman sonuç getiri, her işçini ver üretken olan insanı bayramını kutlarız. Bayram yaparken üretmeyi unutmadık. Üretmeyi unuttuğumuz zaman işçini emekçinin hakkını koruyamayız. işte bu yazı dizimizde, olgularda boş ver deyip dikkat çekmediğimiz, adam sende değip bilinen olgular bildiği gibi anlatamadığımızı daha doğrusu önemsediğimiz ve şimdi bizler gibi torunlarımıza kalacak olgudan bahsedeceğiz. Evet, bunlar bu anlatılan olgular araştırma yapılmadan belki abartılı olarak görülebilir yine adam sen diyerek ön plana çıkarıla bilinir. Bilim ve teknik şüphecidir, fakat her olguda hatta hikaye gibi olgular ilerde gerçek olabileceğine inanır, bilim umut ve düşünmeyi bir arada görür her şey sonunda geçek olabilir diye plan ve projeler üretir. Bilim gerçekleri eninde sonunda bulur. İnsan gördüğüne, duyduğuna ve ona gösterilene inanır, görülmeyen duyulmayan ve kanıtı olmayan hiç bir olgu gerçeği yansıtmaz, ama şüphe duyar, olabilir mi diye düşünür. Ters kanıtlar bulunana kadar olanları İnsan kafasında kurar, anlamaya çalışır. düşüne hayvan kabul ettiğimiz insan anlatılan olgular geçek gibi görülür, tak ki gerçekle görülene kadar, geçek göründü mü inanmaz inanmayı istemez çünkü yıllardır beyin yıkama psikolojik baskılar toplumlarına verilmiştir. Şimdiki zam dilimde ve daha önceden bu baskılı psikolojik projeyi işte Ermeni Toplumu şimdi gördüğümüz politikayı dünyaya uyguladı bizler Türk halkı olarak sustuk onlar yıllardır konuştular ve olmamış olgular üzerinden Türk toplumunu soykırım yapmakla itham ettiler, işte dünya karşı tezleri sunulmayan bu olgularda bir geçek payı var deyip bizleri suçladılar, sustuğumuz müddetçe bu ithamlar devamlı önümüze gelecektir, din ögesi ile bu ithamları bertaraf edemeyiz günümüzde Ermeni ve bu işi organize eden dış güçlerin, içimizde bulunan hain dikta yönetiminin ve diktatörün Narko-terör örgütü adı ile siyasi faaliyet gösteren onları kullandığı argümanları onlara karşı bilim ve teknik yolu ile gerçekleri saptırmadan göstermemiz gerek olduğunu unutmamamız gerekir. şimdi daha önce hazırlanıp yayınlanan Ermenilerin Azerbaycan Katliamları ve sonrasını irdeleyeceğiz, unutmayınız ki adı önceden ASALA olan örgüt yapısı günümüzde PKK ve yasal terörist grubu olarak Etnik köken olgusu altında Türkiye karşı yönetim boşluğundan yararlanarak din sömürüsü altında gizli ve görünür olgular içinde faaliyetlerini dış ülkelerin yardımı ile sürdürüyor...