Emek Partisinin demokrasi cephesi ve birleşik mücadele çağrısıyla siyasi ve emek örgütleriyle bir araya geldi. Cem Karaca Kültür Merkezi’nde düzenlenen "Saray rejimine karşı ekmek, barış, özgürlük için birleşmeye ve mücadeleye çağrı" buluşmasında taleplerin sıralandığı bildirgeyi Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan okudu. Aslan konuşmasında, “Saray düzenini değiştirmekten başka şansımız yok” diyerek, talepler etrafında ortak mücadelenin önemini vurguladı.
TALEPLER SIRALANDI
Emek partisi siyasal ve emek alanında taleplerini ise şöyle sıraladı:
*Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi olarak da adlandırılan sarayın oligarşik yönetim düzenine tüm kurum ve uygulamalarıyla birlikte son verilmelidir. Devlet aygıtı, saray oligarşisi ve her kademedeki uzantılarından, ırkçı-faşist ve darbeci-tarikatçı unsurlardan arındırılarak, halkın tam egemenliğini, demokratik hak ve özgürlükleri güvenceye alma temelinde yeniden örgütlenmelidir. Bunun için saray düzeninin yıkılmasından sonraki en kısa sürede halkın seçtiği temsilcilerden oluşan bir kurucu meclis tarafından, halkın en geniş kesimlerinin katılımıyla yeni bir anayasa hazırlanmalı ve halkın onayına sunulmalıdır.
* Ülke doğrudan halkın seçtiği temsilcilerden oluşan, yasama ve yürütme görevini de üstlenen meclis tarafından yönetilmeli ve en üst iktidar organı olmalıdır. Cumhurbaşkanı meclis tarafından seçilmeli ve meclis çoğunluğunun istemi halinde görevden alınabilmelidir.
*Valilik, kaymakamlık gibi tüm atanmış kurumlar kaldırılmalı, bölge ve yerellerde yönetim yetkisi seçilmiş yerel meclislerde olmalıdır. Seçilmiş vekil, temsilci ve diğer görevliler, seçmenlerin çoğunluğunun kararıyla görevlerinden alınabilmeli ve onların ücretleri, kalifiye işçi ücretleri ortalamasını aşmamalıdır.
*Yargı, saray oligarşisinin bir saldırı ve terör aygıtı olmaktan çıkarılmalı; halkın doğrudan katılım, denetim ve bilgi edinmesine açık olmalı ve bu temelde yeniden örgütlenmelidir.
* Yüzde 7 seçim barajı, sendikal barajlar, grev ve toplu sözleşme alanındaki yasak ve kısıtlamalar gibi demokratik hak ve özgürlüklerin tanınması ve kullanılmasının önündeki tüm engeller kaldırılmalı, lokavt yasaklanmalıdır. Söz, basın-yayın, haberleşme, toplantı, gösteri ve yürüyüş, grev, genel grev ve örgütlenme hakkı eksiksiz tanınmalıdır.
EMEP ayrıca laiklik ve eğitimin parasız, bilimsel ve demokratik eğitim, sanata ve sanatçıya baskının son bulması, muhalefeti tasfiye etme ve belediyeleri ele geçirme amacıyla yapılan görevden alma ve kayyum atamalarının iptali, emperyalist ülkeler ve kurumlarla yapılmış açık, gizli siyasal ve askerî bütün anlaşmaların feshedilmesi gibi talepleri dile getirirken çalışma yaşamına dair de bazı taleplerde bulundu.
İşçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşullarına ilişkin talepler ise şöyle sıralandı:
*İşçiler, diğer emekçiler ve emeklilerin ücretleri enflasyon karşısında ezilmeyecekleri ve insanca yaşayabilecekleri bir düzeye yükseltilmelidir. Asgari ücret 4 kişilik bir işçi ailesinin ihtiyaçları göz önüne alınarak belirlenmeli ve işçilerden kesilen tüm sigorta prim payları patronlar tarafından karşılanmalıdır. Ücretler yoksulluk sınırının üstüne çıkarılmalıdır.
* Çalışma süresi günde 7 saati, haftada 5 günü (35 saati) geçmemeli, ağır ve tehlikeli işlerde 5 saatlik iş günü uygulanmalıdır. Ücret kesintisi olmaksızın haftada 2 gün tatil ve 30 gün kesintisiz yıllık dinlenme hakkı tanınmalıdır.
* Evden çalışma ve kısa çalışma başta olmak üzere her türlü esnek çalışma, taşeron, kiralık, sözleşmeli vb. güvencesiz çalışma biçimlerine son verilmeli, özel istihdam büroları kapatılmalı, her alanda kadrolu ve güvenceli çalışma sağlanmalıdır. Kadın istihdamının önündeki tüm engeller kaldırılmalı ve eşit işe eşit ücret ödenmelidir. 18 yaş ve altı çocuk emeğinin ücretli emek olarak kullanılması yasaklanmalıdır.
* Tüm fabrika, işyeri ve çalışma alanlarında, işçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin önlemler, işçiler ve emekçilerin seçtiği temsilcilerin çoğunluğunu oluşturduğu kurullar tarafından belirlenmeli ve denetlenmelidir.
* İşten atmalar yasaklanmalı, herkesin yetenekleri doğrultusunda iş sahibi olması devlet tarafından garanti altına alınmalıdır. İşsizlik Fonu’nun amacı dışında kullanımı ve başta yandaşlar olmak üzere kapitalistler tarafından yağmalanmasına derhal son verilmeli, fonun tamamı işçiler ve aileleri için kullanılmalıdır. İşsizlik ödeneği en az asgari ücret seviyesinde olmalı, fonun kullanımı sendika ve işçi temsilcileri tarafından denetlenmelidir.
* Sağlıkta özelleştirmeye son verilmeli, başta hastaneler olmak üzere laboratuvarlar gibi halk sağlığı bakımından temel öneme sahip büyük özel sağlık kuruluşları kamuya devredilmelidir. Tüm sağlık sistemi önleyici, nitelikli ve parasız sağlık temelinde yeniden örgütlenmelidir. Sağlık emekçilerinin temsilcileri, sendikalar ve meslek örgütleri sağlık kurumlarının yönetiminde söz sahibi olmalıdır.
* Kadınların kriz, salgın ve deprem sonrası daha da kötüleşen yaşam ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi, giderek artan şiddetin önüne geçmek için gerekli önlemler hızla alınmalı ve yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Cinsel yönelim ayrımcılığına, nefret söylemine ve baskılara son verilmelidir. Toplumsal yaşamın her alanında cinsiyet eşitliği sağlanmalıdır. Semtlerde ücretsiz, nitelikli ve yaygın çocuk bakım yuvaları açılmalı, işyerlerinde kreşler, emzirme odaları ve annelerin süt izni hakkından taviz verilmemelidir. Kriz, salgın ve doğal afet koşullarında ağırlaşan çocuk ve yaşlı bakımının kadınların sırtında bir yük olmaktan çıkarılması için somut adım atılmalıdır. Yaşlılar için bakım evleri yaygınlaştırılmalı ve ücretsiz olmalıdır.
* Bankalar ve diğer finans kuruluşları, tekelci şirketler ve hissedarları başta olmak üzere büyük sermaye ve büyük toprak sahiplerinden alınan vergiler artırılmalıdır. Özel ve tüzel kişilerden artan oranlı gelir ve servet vergisi alınmalıdır. Temel tüketim mallarından alınan KDV ve ÖTV kaldırılmalı, lüks tüketim mallarından alınan vergiler yükseltilmelidir.
* Yoksulluk sınırının altında geliri olan ya da hiç geliri olmayan her hane için doğal gaz, su, elektrik, telefon-internet hizmeti ücretsiz olmalıdır. Bu durumdaki yurttaşların kredi borçları silinmeli ve bu kişilere insanca yaşamalarını garanti edecek asgari bir gelir temin edilmelidir. Tüm yurttaşları kapsayan, eşleri birbirine ekonomik açıdan bağımlı olmaktan çıkaran ve birey olarak hak sahibi kılan bir sosyal güvenlik sistemi kurulmalıdır.
*Yoksul, küçük ve orta köylülerin bankalara, emperyalist ve işbirlikçi tekellere, tefeci ve büyük toprak sahiplerine olan tüm borçları faizsiz olarak ertelenmeli, ipotekler ve diğer yükümlülükler kaldırılmalıdır. Yoksul ve küçük üreticiler faizsiz kredilerle desteklenmeli; gübre, yakıt gibi tarımsal üretimin temel girdileri ülkede üretilmeli ve ucuza sağlanmalıdır. Tarımsal üretimin planlanması, ürünlerin pazarlaması ve fiyatlarının belirlenmesinde üretici köylü örgütlerinin de içinde yer aldığı kurullar söz sahibi olmalıdır. Kooperatifleşme teşvik edilmeli, aracı mekanizmalar devreden çıkarılmalı, tarım ve üretici köylülük emperyalist tekellere ve işbirlikçilerine karşı korunmalıdır. Ülkenin tarımsal ve hayvansal üretim bakımından kendine yeterli hale gelmesi için gerekli önlemler alınmalıdır.
* Maden aramaları ve çıkarılması, lüks turistik tesis ve konut inşası gibi kâr ve rant için tarımsal üretimi, doğayı ve çevreyi yıkıma uğratan bütün yatırımlar durdurulmalıdır. Bu yatırımların sahipleri ve onlara izin veren bütün görevliler yargılanmalı; doğaya, çevreye ve halka verdikleri zararların tazmin edilmesi başta olmak üzere cezalandırılmalıdır. Tarım alanları, otlaklar, ormanlar, madenler, enerji ve su kaynakları başta olmak üzere yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin korunması ve bu temelde kullanılması sağlanmalı, yerli-yabancı tekeller tarafından yağmalanmasına son verilmelidir. Kanal İstanbul Projesi derhal durdurulmalıdır.
* Kredi ve ihaleler yoluyla sağlananlar başta olmak üzere yerli ve yabancı sermaye sahiplerine tanınan tüm ayrıcalıklara son verilmelidir. Yapılan vurgunlar soruşturulmalı, suçluların mal varlıklarına el konulmalı ve yurtdışına kaçırılan servetleri geri getirilmelidir. Kamu-özel ortaklığı altında, parası halktan çıkan, hazine garantili ve yandaş sermayeyi ihya etmeyi hedefleyen yol, köprü, havalimanı, şehir hastaneleri gibi yatırımlara yapılan tüm ödemeler durdurulmalı ve hazine garantileri iptal edilmelidir.
* Ülkenin tüm yeraltı ve yerüstü kaynakları ile zenginliklerin emperyalist ve işbirlikçi tekeller tarafından yağmalanmasına son verilmeli; devlet gelirleri yayılmacı amaçlara yönelik veya ülke savunmasıyla ilgisi olmayan silahlanma ve savaş sanayine değil, ülkenin ilerlemesi ile halkın yaşam ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi için kullanılmalıdır.
* İnsanlığa karşı suç işleyenler hariç Türkiye’ye sığınanlara mültecilik statüsü tanınmalıdır. Mülteci işçilere “işveren rızası” şartı olmadan çalışma izni verilmelidir.
* Başta deprem kuşakları içerisinde yer alan kentlerimiz olmak üzere çalışma ve yaşam alanlarındakiler de dahil tüm yapı stokları denetlenmeli, deprem koşullarına uymayan yapıların yıkımı ya da iyileştirilmesi için üniversiteler, meslek örgütleri ve ilgili ulusal-uluslararası kurumlarla koordineli bir çalışma yürütülmelidir. Deprem dirençli kentler inşa edilmelidir. Depremde yıkılan kentlerde hasar tespitiyle birlikte geçici barınma yerleri, konteyner ve prefabrik evler kurulmalı, ülkedeki boş konut stoku ve kamu sosyal tesisleri başta olmak üzere bütün alanlar depremden zarar gören halkın ihtiyaçlarını karşılamak üzere acilen devreye sokulmalı, ısınma, beslenme ve temizlik açısından insanca yaşam koşulları sağlanmalıdır. Geçici barınma yerlerinde bulaşıcı hastalıkların meydana gelmemesi ve sağlık hizmetlerinin eksiksiz yerine getirilmesi için ilgili meslek örgütleri ve sendikalarla birlikte gerekli teknik altyapı ve sağlık birimleri kurulmalı, yeterli sayıda sağlık emekçisi görevlendirilmelidir.”
Taleplerin sıralanmasının ardından Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan, tüm siyasi partileri, sendikaları, emek kitle örgütlerini ortak mücadeleye çağırdı.
Kaynak : cumhuriyet.com