Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM'deki grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
CHP'nin grup toplantısı, "Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiçbirimiz!" sloganlarıyla başladı. Özel, tezahüratlar eşliğinde kürsüye çıktı.
İBB İDDİANAMESİ AÇIKLANIRKEN KÜRSÜDE 'İMAMOĞLU' MESAJI
Özel, 237 gün sonra hazırlanan İBB iddianamesinin duyurulduğu dakikalardan kürsüde "İmamoğlu" mesajı verdi.
Özgür Özel, "Aynı anda hem seçimde yolsuzluk yapmış, hem diploması sahte, hem hırsız, hem terörist hem de casus olabilir mi? Bunlardan herhangi birini masum birine yapsan büyük bir haksızlık. Ama bunların hepsini bir kişiye yapıyorsan büyük bir suç üstü... Suçu ne? Suçu bu ülkenin bir sonraki Cumhurbaşkanlığına aday olmak. Başka hiçbir suçu yok!" dedi.
KOCAELİ'NDEKİ YANGIN FACİASI: ÖZEL, İSİM VERDİ
Özel, Kocaeli Dilovası'ndaki parfüm doldurma fabrikasında çıkan yangında 3'ü çocuk işçi 6 kadının yaşamını yitirdiği iş cinayetine de tepki gösterdi.
Özel, "Harekete geçmeyip denetim için ayak sürüyen dünkü felaketi bekleyen birileri var. Kaçak işçi çalıştıran şirketin sahibi maalesef tanıdık çıktı. Şirket pandemide tek başına Meclis'e kolonya satan, bu firma bu ihaleyi ne zaman aldı dediğimde önce gönüllü verdi denilen sonra ihale detaylarını öğrendiğimiz Ali Osman Akat'ın ailesinin şirketi olduğu öğrenildi. Vatandaş diyor ya kaç kez şikayet ettik diye. ne demişler 'Yapamayız, gelemeyiz...' 14 Nisan 2022'de Meclis'te tartıştığımız şirketi Kocaeli Dilovası'ndaki o katliamda gördük" dedi.
Özel şöyle konuştu:
"Kaçak işçi ve çocuk işçi çalıştıran tesisin sahipleri değerli milletvekillerim bilhassa pandemide grubumuzun yarısı o dönemde de milletvekiliydi. Maalesef tanıdık çıktı. Şirket pandemide meclise tek başına kolonya ve dezenfektan tedariki yapan. Genel Kurul'da Tekirdağ'dan hareketle Meclis Başkanı'na Sayın Şentop'a bu firma bu ihaleyi ne zaman aldı dediğimde önce o ihalenin, o şirketin onları bedava verdiği söylenen.
Sonra davet usulü ihaleler çıkan ve yurt dışına sattığı kolonyalarda metanol bulunan onu içeriye satan. Yurt dışından getirdiği hammadde arasında uyuşturucu çıkan, tutuklanan ama sonra bir şekilde beraat eden Ali Osman Akat'ın Akat ailesinin bir şirketi olduğu ortaya çıktı. Yani bu çağrılar yapılıyor. Bu ihbarlar yapılıyor. Ama bir türlü gidilmiyor. Vatandaş diyor ya. Kaç kere şikayet ettik. Söyledik. Hepimiz biliyorduk. Gelemeyiz, yapamayız, yıkamayız. "Bütün Dilovası'nı yıkacağım. Sonra ancak geleceğim burayı yıkacağım" diyenlerin aslında 14 Nisan 2022'de mecliste tartıştığımız. AK Parti'ye yakın, AK Parti'nin koruduğu kolladığı ihaleler verdiği, Tekirdağ'da AK Parti siyaseti finansına katkı sağlayan şirketi Kocaeli Dilovası'ndaki o katliamda gördük."
ATATÜRK'ÜN SÖZÜNÜ HATIRLATTI
Özgür Özel'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
* Bugün Türkiye'nin dört bir yanından konuklarımız var. Ankara'nın Türkiye'nin dört bir Ankara'nın Türkiye'nin ve dünyanın dört bir yanından konukları vardı. Pazar gününden başladı, dün, bugün devam ediyor. Dün 10 Kasım'dı ve milyonlar Anıtkabir'e aktılar.
* Her biriniz dün Anıtkabir'deydiniz. Hep beraber atamızın huzurundaydık. Ömrünü bu güzel ülkeye, bu aziz millete adayan Mustafa Kemal Atatürk'ü daha 57 yaşında bundan 87 yıl önce ebediyete uğurlamıştık. Dün saat 09.05'te bizler anıtkabirdeyken, aracını durdurup aracının önünde, vapurun güvertesinde, çalan siren sesinde, fabrikada çalıştığı tezgahın önünde, bahçesinde, tarlada tek başına başını öne eğen, elini kalbine koyan ve bu güzel vatanı borçlu olduğumuz Gazi Mustafa Kemal'i büyük bir sevgiyle, özlemle, minnetle anan herkesin önünde saygıyla eğiliyorum.
* Minnetlerimizi bir kez daha ifade ediyoruz. Allah rahmet eylesin. Öldükten, yitirildikten 87 yıl sonra böyle bir sevgi, böyle bir coşku, ona duyulan bu kadar yüksek minnet duyguları boşuna değil. Bunu yaşamının her alanına dönüp şöyle bir baktığınızda görebilirsiniz. Ben son zamanlarda okuduğum bir anekdottan etkilendim. Bugün onu paylaşacağım sizinle. Bir gün mecliste bir milletvekili İstanbul ya da Ankara illerinden birine Atatürk'ün adını verilmesini, böylelikle Atatürk'ün adının şehrin temellerine kazılmasını önermiş. Bunu duyuyor Paşa. Milletvekilini çağırıyor ve şöyle diyor. Bir ismin dillerde kalması için şehrin temellerine sığınmasına gerek yoktur. Bakın şehrin ismi İstanbul ama Fatih Sultan Mehmet'i hemen hatırlıyoruz. Eğer ben bir şey yapabildiysem şehrin temellerime ismini yazarak değil, milletin kalbine yazarak anılmak isterim. İşte kalbine milletin kalbine yazıldığının en iyi göstergesi. Dün biz Sayın Erdoğan'ın başkanlığındaki devletimizi, meclisimizi, milletimizi temsil eden heyetle huzurdaydık.
ANITKABİR'DEKİ O SÖZLERE YANIT VERDİ
* Birlikte Misak-ı Milli Kulesine geçtik. Sayın Erdoğan deftere yazdı. Bize okudu. Tabii orada kendine bir şey söylenmez. Doğru değil Atanın huzurunda. Ama şöyle okuyor. Yüce Atatürk diyor. En büyük eserim dediğin Cumhuriyete sahip çıkacağız. Çok güzel. Atatürk'ün o sözünün o kadarını alan ve Atatürk'ün diğer büyük eserine bugünkü zulmü yapana, Atatürk'ün partisine kayyum atamaya çalışana, İstanbul'da kayyumlar atayana, davalar açana, partisi üzerinde hesaplar yapana, belediye başkanlarına haksız saldırılarla ithamlarla bir yıl geçirene o cümlenin doğrusunu söyleyeyim.
* Diyor ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Benim iki büyük eserim var. Bunlardan birisi Cumhuriyetse diğeri Cumhuriyet Halk Partisidir. Biz onun Cumhuriyetle birlikte ikinci büyük eseri olan Baba ocağımızın Cumhuriyet Halk Partisi'nin çatısı altında onu bir kez daha özlemle, onun partisinde görev yapmanın verdiği gururla...
* Değerli konuklar, Cumhuriyet coşkusunu birlikte olmanın heyecanını hep yüreğimizde hissediyoruz. Bu salonun enerjisi, muhabbeti, neşesi aslında Cumhuriyet Halk Partisi açısından nasıl bir yolda yüründüğünü gösteriyor. Ama maalesef bu ülkenin birer ferdi olarak bu ülkede yaşadıklarımız çoklu kriz ortamı her birimizi gerçekten her bir gün bir başka üzüntüyle, bir başka çelişkiyle, bir başka felaketle, bir başka haksızlıkla yüzleştiriyor.
DİLOVASI'NDAKİ YANGIN FACİASI
* Maalesef onlardan bir tanesi de Kocaeli Dilovasında iş yerindeki yangında 3 çocuk yaşta 6 vatandaşımızı kaybetmemiz de yüreklerimizi dağladı. Bu iş yerinin kaçak olduğu, kaçak işçi çalıştırdığı, çocukların emeğini sömürdüğü ortaya çıktı ve bir kez daha bir kara düzenle yüzleştik. 16 yaşındaki Cansu Esatoğlu, 17 yaşındaki Nisa Taşdemir, 17 yaşındaki Tuğba Taşdemir emekleri sömürülen çocuk işçilerimizdi. Mahallelerinden defalarca şikayet edilmelerine rağmen işlem yapılmayan ve adeta göz göre göre felaketin beklendiği bir süreç yaşandı o mahallede.
* Cimer'e yapılan başvuru şu şekilde. Bakın Cimer'e yazan vatandaşımız, adı belli, sanı belli, televizyonlarda da izledik. Şöyle yazmış." Kocaeli Dilovası ilçesi Mimar Sinan Mahallesi, İş Bankası Şubesinin yanında Vahdet Cami'nin bitişiğinde ismi levhası olmayan parfüm imalat ve dolumu yapılan iş yerinde Mahallemizin kadınları ve çocukları yaklaşık 15 çalışan olup bunların çoğu sigortasız çalışıp iş güvenliği hiç olmayıp ihtiyacı olan kadınların kovulma tehdidiyle çalıştırıldığı yemek parasının 70 lira olduğu yemeği de gidin kendiniz yiyin diyerek işçi kadını sömüren bu doymaz iş yeri sahibini yüce devletimize şikayet ediyorum. Gereğinin yapılmasını arz ederim"
* Devlet dediğin binalar, devlet dediğin bilgisayarlar, mail adreslerinden ibaret cansız bir yapı. Ama onu yönetmeye milletin yetki verdikleri var. İşte oradan saygıyla arz edip devletten cevap geliyor Cimer'den. İş sağlığı ve güvenliğine yönelik alınmayan tedbirlerin neler olduğunu, iş yerinin hangi kısmında ve ne zamandan beri alınmadığını, iş yerinin tam unvanını, tam adresini iki yanında bir yanında İş Bankası, onun yanında İşkur var. Bize buranın tam adresini iletişim bilgilerini belirttiğiniz takdirde başvurunuzu işleme alacağız. Yoksa almamışlar. Çocuk işçilerin ise yaşları ve kimlik bilgilerini bizimle paylaşmanız gerekmektedir. Tarif var, adres var, tespit var, ihbar var ama bunun karşısında harekete geçmeyip denetim için ayak süreyen ve dünkü felaketi bekleyen birileri var.
FACİANIN ALTINDAN TANIDIK İSİM ÇIKTI
* Kaçak işçi ve çocuk işçi çalıştıran tesisin sahipleri değerli milletvekillerim bilhassa pandemide grubumuzun yarısı o dönemde de milletvekiliydi. Maalesef tanıdık çıktı. Şirket pandemide meclise tek başına kolonya ve dezenfektan tedariki yapan... Genel Kurul'da Tekirdağ'dan hareketle Meclis Başkanına Sayın Şentop'a bu firma bu ihaleyi ne zaman aldı dediğimde önce o ihalenin, o şirketin onları bedava verdiği söylenen. Sonra davet usulü ihaleler çıkan ve yurt dışına sattığı kolonyalarda metanol bulunan onu içeriye satan.
* Yurt dışından getirdiği hammadde arasında uyuşturucu çıkan, tutuklanan ama sonra bir şekilde beraat eden Ali Osman Akat'ın Akat ailesinin bir şirketi olduğu ortaya çıktı. Yani bu çağrılar yapılıyor. Bu ihbarlar yapılıyor. Ama bir türlü gidilmiyor. Vatandaş diyor ya. Kaç kere şikayet ettik. Söyledik. Hepimiz biliyorduk. Gelemeyiz, yapamayız, yıkamayız.
* "Bütün Dilovasını yıkacağım. Sonra ancak geleceğim burayı yıkacağım" diyenlerin aslında 14 Nisan 2022'de mecliste tartıştığımız. AK Parti'ye yakın, AK Parti'nin koruduğu kolladığı ihaleler verdiği. Tekirdağ'da AK Parti siyasetini finansına katkı sağlayan şirketi Kocaeli Dilovası'ndaki o katliamda gördük.
* Çalışma Bakanı Haziran 2023'te göreve gelmişti. O günden bugüne 4836 emekçi öldü. Yani bütün vatandaşlarımıza şunu hatırlatmak isterim. Soma faciası oldu. Bütün dünya Soma'ya baktı. Bütün Türkiye Soma'yı izledi. Neredeyse bir ay bütün televizyonlar 2 3 hafta Soma'da madenin ağzından verdiler akşam ana haberlerini. Sunucular oradaydı. Bütün gazeteciler oradaydı. Ve ne diyorduk? Soma'yı unutursak yüreğimiz kurusun. İlk gün mahkemenin kapısında kilometrelerce kuyruk vardı. Son gün öldürdükleri kişi başına beşer gün yatıp çıktıklarında içeride biz 180 kişiydik. 300 kişilik mahkemede. Son karar gününde. Soma'yı unutursak yüreğimiz kurusun sözünü çok bilip çok beğenip hashtag yapanlar, alt yazıda yazanlar orayı bıraktılar, döndüler, gittiler ve kaderine terk ettiler. İşin orasını bir hatırlatayım da. Bir de şurasını hatırlatayım.
* Sadece bu Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanı geldik beri 30 ayda 16 tane Soma katliamı yaşandı Türkiye'de. 16 tane. 4836 kişi. O yüzden öyle toplu olunca, çarpıcı olunca bunların üzerinde çok ciddi ciddi konuşmak, büyük büyük laflar etmek değil. Esas daha Erdoğan 2. kez şimdi seçilip de Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denen yapı içinde. Yani hızlı karar alan, denetim yok, benetim yok. Bir kere oy veriyorsun 5 sene söz hakkın yok. Bakana soru sormak yok.
"36 ÇOCUĞU CAYIR CAYIR YAKAN ADAM KASILA KASILA GEZİYOR"
* Sözlü soru yok. Bu şartlarda ya bu bakana genç soru vermek yok. Çağırıp da hesap sormak, tekrar oya sunmak yok sistemde. Kartalkaya'da 78 kişiyi, 36'sı çocuk cayır cayır yakan adam kasıla kasıla geziyor. Burada 30 tane 16 tane Soma katliamı yaşanmış bu faciada gidip de bakmamışlar.
* Bugün Meclis gene mecliste plan bütçe komisyonunda bu bakan gelmiş oturuyor. Sen ona genç soru veremiyorsun. Daha 1 hafta önce Gebze'de çöken binada 4 yurttaşımızı kaybettik. İlk dakikalarda metro inşaatı ile alakası yok diyen Ulaştırma Bakanı. Şimdi yavaş yavaş yanlamaya başladı. Gidip ona bunun hesabını soramıyorsun.
* Böyle bir rejim, böyle bir düzen olmaz. Türkiye'de her 5 çocuktan bir tanesi çalışıyor. MESEM ile çalışmaya zorlanan çocuk sayısı 2 milyonu geçti. 2 milyonu geçti. Bakın bugün Çalışma Bakanlığı'nın bütçesi var. Çalışma Bakanlığı'nın bütçesinde çocuk işçiliğiyle mücadele edilsin diye bir ödenek kalemi var. 2023 yılında buraya 41 trilyon para ayrılmıştı.
* Geçen sene 2024'te 41 trilyon ya, 41 milyon ya bunun beklersin ki hiç değilse 60 milyona çıkacak. 28 milyona düşürmüşlerdi. Bu sene ne kadar biliyor musunuz? Sıkı durun. 1000 lira koymuşlar. 1000 lira. Yani para koymamışlar. 0 yazamadıkları için iz ödenek koymuşlar oraya.
"BU AK PARTİ'NİN KARA DÜZENİ ..."
* Bu sene orayla ilgili yani 2 yıl önce 41 milyon ayırdıkları çocuk işçiliğiyle mücadeleye bu sene bütçe dahi ayırmamışlar. Aynı bütçede bugün bu mecliste plan bütçede görüşülmekte olan aynı bütçede Çalışma Bakanlığı bütçesinde MESEM üzerinden okul çocuğunu ucuz işçi yapıyorlar ya güvencesiz işçi yapıyorlar ya. MESEM üzerinden patronlara verilmek üzere teşvik kalemine ise 6 milyar lira koymuşlar. Bir tarafa 1.000 TL. Yani 0 TL.
* Bir tarafa patronlar için MESEM 'de çocuk çalıştırsınlar diye onlara teşvik kalemine 6 milyar lira koymuşlar. İşte İşte görevi süresince 16 tane Soma katliamı olan çocuk işçilikte mücadeleye para koymayan, çocuk işçilik sistemine teşvik koyanların, Kartalkaya'nın baş sorumlularının, Gebze'de çöken binanın sorumlularının burada gelip pişkin pişkin oturup bir genç soruya dahi muhatap olmadıkları düzenin adına AK Parti'nin kara düzeni diyoruz. Mutlaka bu düzeni sonunu getireceğiz. Mutlaka getireceğiz. 16 buraya başkanım yanında. 16 buraya başkanım yanında.
* Şimdi bu AK Parti'nin kara düzeninin içinde.... Neler oldu neler? Bir Soma'yı hatırladık, Ermenek'i, Afyon'daki cephanelik patlamasını, nereyi düşünsen bitmez acılar ama herhalde 6 Şubat depremi bu sürecin içindeki en büyük travmalarımızdan bir tanesi. Halen daha da yaralar sarılabilmiş değil. Ama bu iktidar hem 6 Şubat'tan hemen sonra bir yıl içinde herkes evine geçecek dediği halde seçim kampanyasını bunun üstüne kurduğu halde
"350 BİN KİŞİ HALA KONTEYNERDE"
* Halen daha 350.000 kişi konteynerlarda yaşadığı 3. yıl geliyor, 1000 gün geçti halde bir tane drone cafcaflı bir sokağa karşılıklı 15 tane, 30 tane apartman güzel drone çekimleri gitsin gelsin. Arka sokağa bakmadan, konteyneri görmeden, verilen sözün tutulmadığını örten İstanbul'a Ankara'ya, Manisa'ya, Rize'ye biz sözlerimizi tuttuk diyen bir haksızlık Hatay'ı çıldırtıyor. Adana'yı Adıyaman'ı çıldırtıyor.
* Malatya'ya bu kadar da olur mu dedirtiyor. Kahramanmaraş'a yazıklar olsun dedirtiyor. Ama İstanbul'a kar yağmadan Türkiye'ye kış getirmeyenler depremin 1000'inci gününde iletişim kampanyası yürüttüler. Dedim ki nasıl yapıyorlar?
* En güzel yerleri çekiyorlar. Hatay'da durum ne? İşte milletvekilleri burada, Hatay perişan. Malatya perişan, Maraş perişan, Adıyaman perişan. O zaman dedim ki madem öyle. Hani videoları açıp açıp izletiyor da sonra oradan onu söylüyor, bunu söylüyor ya öyle ne montaj ne bir şey. Dün dün Adıyaman, dün Malatya, dün Kahramanmaraş, dün Hatay. Ekranın sol üst köşesinde dünün tarihini ve neresi olduğunu ve aslında depremin 1000'inci gününde Murat Kurum'un iletişim kampanyası diye Türkiye'yi kandırdığı bölgede aslında neyin olduğunu hep beraber bir izleyelim. Kapatalım ışıkları, yayında kalanı ve yayından kaçanı görecek millet. Hiç kimseye hakaret yok. Gerçek depremzedenin duygusu, düşüncesi ağzından çıkanlar. Görün bakalım neymiş bölgede yaşananlar? (Depremzedelerin yaşadıklarını anlatan video izletildi)


















