VAN BİR IŞIK OLSUN !

          Van Belediye Başkanı Abdullah Zeydan’a mazbatası verilmemiş.

          Ayrıntılarını tüm Türkiye biliyor.

          Mazbatayı alelacele seçimi kazanan değil ama onun çeyreği kadar oy alan AKP’li adaya vermişler.

          Bunda ne var denilecek olursa; AKP’nin Genel Başkanı, yöneticileri, emrindeki kamu görevlileri ve onlara göbekten bağlı olan yargı mensupları açısından sıradan bir işlem denilip geçilebilir.

          Bir başka açıdan ise, yine AKP’nin Genel Başkanı, yöneticileri, emrindeki kamu görevlileri ve onlara göbekten bağlı olan yargı mensuplarının – alçaklıkları, namussuzlukları, - hak ve hukuk tanımazlıkları, - bu halka, ülkeye ve Devlete ihanetteki alışkanlıklarıdır denilebilir.

          Ben Abdullah Zeydan’ın partisinin programını benimsemem, kendisini tanımam ve düşüncelerini de paylaşmam.

          Ancak kurulan bu ‘kumpas’a, şeytanın aklına gelmeyecek ‘hukuk oyunları’na ve bu dalavereyi yapanların alçaklık ve namussuzluklarına doğrusu dayanamıyorum.

          Kaldı ki, bu bir ‘meziyet’ olarak değil ama, Devlet adabı, yasal düzenlemeler ve demokratik haklar bakımından karşı olunması bir gereklilik ve hatta zorunluk olduğu için böyledir.

          Örneğin Sırrı Sakık gibi, yine hiç beğenmediğim birinin itirazlarına diyecek bir şey bulamıyorum.

          Bu adamın, bu olayı gerekçe göstererek benim Devlet’imi aşağılamasına ise dayanamıyorum.

          O’na bu olanağı tanıyan, hiç yoktan haklı olmasına yol açan ise başta AKP Genel Başkanı olmak üzere, tüm yöneticileri, emrindeki kamu görevlileri ve onlara göbekten bağlı olan yargı mensuplarıdır.

          Bu sonuncuların alçaklık ve namussuzlukları Sırrı Sakık’ı ‘haklı’ ve ‘savunulacak’ konuma getirmiştir; getirmekte idi ve getireceği de bugünden bellidir.

          Şimdi gelelim Türkiye’deki ‘hak, hukuk ve adalet’ sloganı taraftarlarına.

          Van gibi güzel bir ilimizin Belediye Başkanı seçilen kişiye, seçildiği halde mazbatası verilmiyor ise; diğerleri şöyle dursun ama CHP’nin belediye başkanları destek olabilecekler midir?

          Örneğin başta Özgür Özel olmak üzere, CHP tam kadro Van’a gidecek, İstanbul, Ankara ve İzmir belediye başkanlarını yanında götürecek midir?

          Öyle uzaktan ‘kınıyoruz, -mınıyoruz’ gibi sade suya tirit sözlerin hiçbir anlamı yoktur.

          Demirel’in Ecevite’ söylediği gibi ‘Gınaydın gınamadıydın’ ne yazar denilmeyecek midir?

          Madem Türkiye’nin birinci partisisin, ülke ekonomisinin %70’inin yönetimine gelmişsin, hak demişsin, hukuk demişsin; işte göz göre göre bir ‘haksızlık ve hukuksuzluk’ yaşanmaktadır; peki ama ne yapacaksın?

          Adalet Bakanını, Yüksek Seçim Kurulu’nu, Meclis’i falan uyaracağım diyemezsin.

          Çünkü alçaklık ve namussuzluğun ‘oda’ğı da onlardır ‘ocağı’ da…

          Onbeş yıl önce bu Parti’ni kapatılması gerektiğine Anayasa Mahkemesi karar vermişti.

          Eğer o günlerde sesinizi yükseltip bu ‘ihanet odağı’nı kapatacak olsaydınız, ne onlar bu denli gemi azıya almış ve ne de deveyi hamuduyla birlikte götürmemiş olacaklardı.

          Ve ne de bugünkü gibi, yetmiş sente muhtaç bir Hazine ile kuru ekmeğe muhtaç halk kitleleri olmayacaktı.

          Ve yine, ne de on milyondan fazla ‘sığınmacı’ diye, Asya ve Afrika’nın döküntüleri tüm büyük kentler ve köyleri işgal etmemiş olacaktı.

          Ancak her şeyin bir ‘sınırı’ vardır değil mi ama?

          Türk halkı, ‘demokratik’ olsun diye dişini sıkarak bugüne değin sabretti ve son seçimde size ‘söz sizde’ dedi.

          Efendim bu ‘yerel seçim’ deyip muazeret üretmenin zerre anlamı yoktur.

          ‘Demokrasi’ diyorsanız, işte o ‘yerel’den başlar, bilmiyorsanız öğrenin artık.

          Siz yerelde ayaklarınızı yere basmayacaksanız, ‘genel’de hiçbir şey yapamayacaksınız demektir.

          Lionel Jospin’in bir seçim propagandasında, kapalı bir salonda, Zenith miydi neydi, ayaklarınızı yere vurun Elysée sallansın demişti de; gerçekten Zenith başımıza yıkılacak gibi olmuştu.

          Şimdi de başta Beştepe olmak üzere tüm Türkiye’yi sallayacak bir eylem gerekiyor.

          Van hukuksuzluğu bir başlangıç olabilir ve hatta olmalıdır diyorum.

          Doğu ve Güney-Doğu halkına yalnız ve dışlanmış olmadıklarını göstermek için de iyi bir fırsat.

          Hatay Milletvekili ‘olay’ında bunu beceremediniz.

          Alın size Van Belediye Başkanı.

          Hâlâ kem-küm edecek olursanız, bugünden söylemiş olayım; sizden ne köy olur ne kasaba.

          Ama bir tarafa not edin, bu halk bir çaresini mutlaka bulacaktır.