NEDENLERİN İZİNDE (6)
Devlet Neden Tarikatlara Teslim Edildi?
Devlet nedir? Devlet, bir toprak parçası üzerinde ve toprağa bağlı olarak siyasal örgütlü bir tüzel kişiliktir. Devlet, bir ülkede yaşayan insanların birlikte yaşama biçimini belirleyen, yasalarını çıkaran ve uygulayan, güvenlik ve adaleti sağlayan; ülke içinde ve dışında birçok fonksiyonu üstlenen bir kurumdur. Devlet, halkın ortak vicdanıdır, kurallar ağıdır, millet iradesinin vücut bulmuş halidir.
Türkiye Cumhuriyeti devletinde uzun süreden beri “devlet aklı” yerine “tarikat aklı” hâkimdir. Makamlar liyakatle değil, biatle dağıtılmaktadır. Artık devleti yönetenlerde ehliyet değil, “ihvan” aranmaktadır. Kısacası devlet, tarikatların işgal ve inisiyatifine terk edilmiş durumdadır.
Peki, tarikat nedir? Sözlükte "yol, hal ve gidiş" gibi anlamlara gelen tarikat, Hakk'a ulaşmak için tutulan, kuralları olan yol demektir. İslam’ın özünde tarikat var mıdır? Yoktur! Tarikatlar, kurumsal olarak 10. Yüzyıldan sonra ortaya çıkmıştır. Kısaca Asrısaadet dediğimiz dönemden tam 300 yıl sonra. 12. ve 13. Yüzyıllarda ise ciddi artış göstermiştir. Örnek: Nakşibendi Tarikatı 13. Yüzyıl ortalarında doğmuştur.
Allah, Kaf suresi 16. Ayetinde: “Biz insana şah damarından daha yakınız.”, diyerek kendisi ile kul arasına kimsenin giremeyeceğini açıkça belirtmiştir. Dua, tövbe, niyaz, zikir gibi ibadetler için hiçbir aracıya ihtiyaç yoktur. Bırakın şeyhi, mürşidi, piri, gavsı Kur’an’da peygamber dahi, “bana tapın, benim aracılığımla dua edin” demez. Tam aksine “tevhit inancını” vurgularlar: "Yalnızca Allah’a kulluk edin”, der. İslam’da tarikat olmadığı gibi ruhban sınıfı da yoktur. Her kişi doğrudan Allah’a muhataptır. Fatiha Suresi 5. Ayet: “Sadece sana kulluk eder, sadece senden yardım dileriz.” Maide Suresi 35. Ayet: “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve O’na ulaşmaya vesile arayın.” Bu ayetteki vesile, şeyh değil; namazdır, sabırdır, zikir, dua ve takvadır. Rabıta, zamanla Allah’tan çok şeyhe yönelmeye, onu kutsamaya yönelmişse orada şirk vardır. O halde İslam dinine sonradan yamanmış Kuran ve Peygamber ölçüsüne uymayan bu yapı, sorgulanmalıdır. İslam’ın ölçüsü Kur’an ve Sünnettir, kişiler değil.
Dönelim günümüz Türkiye’sine… Türkiye’de halen faaliyet gösteren kaç tarikat var biliyor musunuz? Dokuz! Bunlar: Nakşibendi, Halveti, Kadiri, Rufai, Melami, Sühverdiyye, Çeşti, Şazeliye, Mevleviye tarikatlarıdır. Peki, bu tarikatlara bağlı kollar yani cemaatlerin sayısı ise 84’tür.
Türkiye’de tarikatlar sadece manevî değil, siyasî bir güç olarak da faaliyette bulunmaktadırlar. Osmanlı’nın gerileme ve yıkılış dönemlerinde tarikatların rolü büyüktür. Osmanlının yıklışında tarikat şeyhleri kimi zaman İngiliz Muhipler Cemiyeti’yle, kimi zaman Halifelik propagandasıyla faaliyetlerini sürdürmüşlerdir.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında 30 Kasım 1925 yılında 677 sayılı kanunla tekke ve zaviyeler kapatılmıştır. Ancak bu kapatma ile tarikatların faaliyetleri durdurulamamış ve tam denetim sağlanamamıştır. 1980 darbesinden sonraki süreçte devlet, tarikatlara “kontrollü alan” açmıştır. Sonraki zamanlarda da “dindar nesil” yetiştirme adına tarikatların açtıkları Kur’an kursları, öğrenci yurtları, vakıflar desteklenmiştir. Bugün Türkiye'deki birçok tarikat, artık bir maneviyat okulu değil; bir sosyolojik örgüt, hatta ekonomik-ticari imparatorluk hâlini almıştır. Kimisi medya sahibi olmuş, kimisi üniversite kurmuş, kimisi siyasette pazarlık gücü elde etmiş, kimisi de kamu kadrolarını parsellemiştir.
Kur’an uyarıyor: “Onlar, hahamlarını ve rahiplerini Allah’tan ayrı rabler edindiler…” (Tevbe 31) Bu, Hristiyanlıktaki ruhbanlaşmanın İslam dünyasındaki izdüşümüdür. Biz hâlâ “tarikatlar toplumun çimentosudur” diye kandırılıyoruz.
Peki, Ne Yapmalı? İslam’ın özü sade ve yalındır: Allah’a ulaşmak için bir kula değil, kul olmaya ihtiyaç vardır. Gerçek şeyh, seni kendisine değil, Kur’an’a götürendir. Gerçek veli, kerametiyle değil, ahlakıyla tanınır. “Allah’a ulaşmak için aracıya değil, arınmaya ihtiyaç vardır.” “Biat, aklı devre dışı bıraktığında; tevhit susar, kulluk yozlaşır.”
Tarikatların neden tehlikeli olduğu konusuna devam edeceğim.
Hadi Önal /25 Haziran 2025/ Elazığ