Rogg & Nok;
TÜRKİYE DEMOKRATİK BİR HUKUK DEVLETİ Mİ?
Mantıksal ve Yapısal Özet ile Yorum
Türkiye’nin demokratik ve hukuk devleti olma vasfı, anayasal değişiklikler ve uygulamalar ışığında ciddi şekilde tartışmalı hâle gelmiştir. Özellikle 2017 Anayasa değişikliğiyle başlayan süreçte, güçler ayrılığı ilkesinin fiilen ortadan kalktığı; yürütmenin yasama ve yargı üzerindeki etkisinin arttığı gözlenmektedir. Hukukun üstünlüğünün zedelendiği, adalet mekanizmasının keyfiliğe açık hâle geldiği bir düzen ortaya çıkmıştır.
Hukuk devletinin asli unsurları arasında yer alan bağımsız yargı, temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması, kanun önünde eşitlik ve adil yargılanma hakkı; çeşitli uygulamalar nedeniyle yıpranmıştır. İktidara muhalif medya organlarına uygulanan cezalar, gazetecilerin hapsedilmesi, ‘gizli tanık’ veya muğlak suç tanımlarıyla yürütülen yargılamalar; toplumda korku ve güvensizlik ortamını beslemiştir.
Yapısal olarak, TBMM’nin yasama organı rolünün zayıflaması, denetim mekanizmalarının işlevsizleşmesi ve üst mahkemelerin kararlarının hükümet tarafından göz ardı edilmesi; devletin demokratik işleyişine gölge düşürmektedir. Vatandaşların, demokrasinin ve hukukun işlediğine olan inancını kaybetmesi ise toplumsal çözülmeye ve umutsuzluğa yol açmaktadır.
Yorum olarak; adaletin olmadığı bir yerde, güven, barış ve kalkınmanın sürdürülebilirliği mümkün değildir. Güçler ayrılığı, temel hak ve özgürlüklerin korunması, yargının bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü; gerçek anlamda demokratik bir hukuk devletinin vazgeçilmezleridir. Bu temel ilkelerden uzaklaşıldığında, devletin meşruiyeti ve vatandaşların devlete olan güveni sarsılır. Adalet duygusunun toplumun her kesiminde yeniden tesis edilmesi, demokrasinin güçlendirilmesi ve hukukun üstünlüğünün sağlanması; Türkiye’nin aydınlık yarınlara ulaşabilmesinin ön koşuludur.
Bu metin, Türkiye’de hukuk devleti ilkelerinin aşındığını ve etkin bir güçler ayrılığı mekanizmasının bulunmadığını savunan eleştirel bir bakış sunuyor. Yazar, mevcut sistemin toplumsal güveni ve barışı zedelediğini, toplumda korku ve sessizliğin yaygınlaştığını ileri sürüyor. Çözüm olarak ise hukuka, adalete ve demokratik değerlere dönüşü savunuyor. Metnin dili oldukça tutkulu ve yer yer sert olmasına rağmen, ana mesajı toplumun adalet ve hukuk arzusunun altını çizmek. Sonuç olarak, hukuk ve adaletin işler hale getirilmesinin Türkiye için vazgeçilmez olduğu görüşü ön plana çıkarılmıştır.
Saygılar…
Rogg & Nok Analiz Merkezi