Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AKP Çanakkale İl Başkanlığı'nda düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Tunç, 12 Eylül askeri darbesinin üzerinden 45 yıl geçtiğini anımsatarak, "Demokrasimize kara bir leke çalındı 12 Eylül'de. Maalesef siyasi demokrasi tarihimize baktığımızda adeta bir darbeler tarihi. Bu darbeler tarihini biz tarihe gömdük ve sona erdirdik" ifadelerini kullandı.
Tunç, şunları kaydetti:
"Anayasamızda gerçekleştirdiğimiz reformlarla yüksek standartlı demokrasiye kavuşmanın mücadelesini verdik. Bugün 12 Eylül'ün yıl dönümü, darbe anayasasıyla yönetilmekten memnun değiliz. Bu anayasanın değişmesi lazım. Demokratik, sivil, katılımcı bir anayasaya Cumhuriyet'in ikinci yüzyılına başlarken kavuşmamız lazım.
Bu anlamda bütün siyasi partiler, yeni bir anayasada aslında mutabık ama maalesef yol ve yöntem olarak, uzlaşma anlamında bugüne kadar bir başarı sağlanamadı. Girişimler oldu, belli bir noktaya kadar getirildi, Mecliste uzlaşma komisyonları kuruldu ancak bu, yeni bir anayasaya dönüşme noktasında ilerleyemedi. Darbecilerin yaptığı bir anayasa ile yönetilmek, Türkiye Yüzyılı'nda Türkiye'ye yakışmıyor."
"PROVOKASYONLARA HAZIRLIKLI OLMAK LAZIM"
Tunç, süreç komisyonunun çalışmalarına ilişkin de "Milletvekilleri, bu önemli konuda istişareler yapıyor. Silahların bırakılmasının kalıcı hale gelmesi noktasında siyasi parti temsilcileri, milletvekilleri, görüşlerini ifade ediyor ve bu anlamda Meclisin iradesi, bu konuya el atmış olması da sürecin kalıcı olması anlamında çok önemli" dedi.
PKK'nin silah bırakma sürecine değinen Tunç, şöyle konuştu:
"Terör örgütünün kendini feshetmesi ve silahları yakmasıyla Türkiye'de terörün sona erdirilmesi konusunda önemli bir aşamaya geçildi. Şu anda TBMM'de Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokratikleşme Komisyonu çalışmalarını sürdürüyor. Milletvekilleri, bu önemli konuda istişareler yapıyor. Silahların bırakılmasının kalıcı hale gelmesi noktasında siyasi parti temsilcileri, milletvekilleri, görüşlerini ifade ediyor ve bu anlamda Meclisin iradesi, bu konuya el atmış olması da sürecin kalıcı olması anlamında çok önemli.
Bu süreçte provokasyonlar, sürecin kalıcı olmasını istemeyenler, gerek içeride gerek dışarıda, bu provokasyonlara hazırlıklı, duyarlı ve uyanık olmak lazım. Bu anlamda devletin tüm kurumları, başta istihbarat teşkilatı, ilgili bakanlıklar, tam bir koordinasyon içerisinde süreci bugünlere kadar getirdi. Bundan sonra da sürecin büyük bir titizlikle kalıcı hale gelmesi, Türkiye'nin terörsüz bir Türkiye'ye kavuşması noktasındaki çabayı da hep beraber sürdürmenin gayreti içerisindeyiz."
CHP'NİN KURULTAY DAVASI
Tunç, bir gazetecinin "Malum bir süreç var, CHP İstanbul İl Kongresi'yle ilgili. 15 Eylül'de bir kurultay davası var. Bununla ilgili son gelişmeler nedir?" şeklindeki sorusu üzerine şunları kaydetti:
"Burada yargılamayı ilgilendiren bir konu söz konusu. Burada dün parti sözcümüz de ifade etti, CHP'li delegelerin açtığı davalar, yargıya verdiği dilekçeler, suç duyuruları, kongre iptalleriyle ilgili verdikleri dava dilekçeleri, tüm bunlar, CHP'nin mensupları tarafından başlatılan süreçler. Dolayısıyla yargı, bu dilekçeleri alıp bu davaları görmek durumunda. Şu anda görülen, bağımsız ve tarafsız yargı tarafından görülmekte olan davalar. Hem İstanbul İl Kongresi hem de Genel Merkez kongreleriyle ilgili devam eden davalar var. Bu davaların nasıl neticeleneceğiyle ilgili bizim buradan bir şey ifade etmemiz söz konusu olamaz. Yargı, bağımsızdır, tarafsızdır ve bu iddiaları inceleyecektir çünkü kamuoyuna yansıyan iddialar var biliyorsunuz.
Bu kongrelerde kongreyi etkilemek için menfaat teminine, delege iradelerinin etkilendiğine yönelik birtakım iddialar var, deliller sunuluyor. Bu delilleri araştıracak olan yargı makamlarımızdır, mahkemelerimizdir. Araştırıyorlar ve sonuçta en doğru kararı yargı verecektir. Yargının kararına uymak da hukuk devletinin bir gereğidir."
Kaynak : cumhuriyet.com