8.4.2018 11:16 Mustafa Solak: Suriye’de ganimet için mi bulunuyoruz

...

Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı, ÖSO’nun Afrin’i yağmalamasına karşı olduğunu söylediler. Neyse ki toplumsal tepkinin sonucu ÖSO durduruldu. Fakat mesele “ÖSO’nun çapulculuğu” ile açıklanacak kadar basit ve geçiştirilecek bir mesele değil. ÖSO’nun yağma girişiminin gerisinde dinsel etmenler, rızalar yatıyor. Dahası “ganimet” adı altında yağmaya dinsel rıza yaratma çabası eğitim hayatımıza, ders kitaplarına da girmiş durumda ama farkında değiliz.

Lise Fıkıh ders kitabında gaza, fetih, haraç, cizye, öşür, fey, ganimet kavramları uzun uzadıya anlatılıyor. Cihadın nefis terbiyesi ve bireysel ilişkilerde tebliğ ile kalmayıp silahla yapılan mücadeleyi içerdiği “geniş manasıyla” tanımlanarak şöyle ortaya konuyor: “Geniş manasıyla cihad; Allah (c.c) yolunda canla, malla, sözle, fiil ile mücadele etmeyi kapsamaktadır. Bu manasıyla cihad; hem ekonomik, hem kültürlerarası hem de silahla yapılan mücadeleyi içermektedir.”

GANİMET UĞRUNA SAVAŞ

Vatan savunması için genel seferberlik ilân edilmesi dinsel bir görünüme büründürülerek “cihad” adında verilmektedir. Bu, vatan savunmasının bilinçlerden uzaklaştırılması ve yadsınmasıdır. Savunulacak olan şey özünde vatan değil inanç olmaktadır:

“Cihad, genel seferberlik ilân edilmediği sürece farz-ı kifâyedir. Ülkenin işgal altında olması sebebiyle seferberlik kararı alınması durumunda cihad farz-ı ayn olur ve herkes gücü ölçüsünde elinden geleni yapmakla sorumludur.”

Farz-ı ayn “mükellef olan her Müslümanın bizzat kendisinin yapması gereken farz”dır. Farz-ı kifâye ise “bazı mükelleflerin yapmasıyla diğerlerinin yapması gerekmeyen farz” demektir. Örneğin cenaze namazı gibi.

Cihad kavramını kullanan şiddet hareketlerini meşru görmeyen MEB, cihad adı altında şiddet içerikli eylemlerin en sakıncalı yönünü, “İslâma uymayan pek çok şeyin din adına yapılması” olarak görüyor.

Silahlı cihad durumunda, silah kullanma denetiminin devlette olduğunu belirten MEB, aksi takdirde aşağıda sayılanların olacağını açıklıyor:

“Kontrolsüz grupların silahlı yöntemleri toplumda terör ve kaosa sebep olup can ve mal güvenliğini ortadan kaldırır, Müslümanların dünya kamuoyundaki imajına ve kimliğine zarar verir, suçsuz ve masum insanları mağdur eder. Sömürgeci devletler bu grupları yönlendirmekte ve kendi çıkarlarına uygun olarak kullanmakta İslâm ülkelerinin maddi kaynaklarını sömürmektedir. Günümüzde İslâm ülkelerinin tarumar edilmesinin şekli gerekçesi cihad kavramını istismar edenlerin davranışlarıdır.”

MEB, İslâm ülkelerinin tarumar edilmesini sömürgeci devletler bağlamında ele alıyor. Ancak İslâm ülkesi olarak gösterilen Türkiye’nin denetimindeki ÖSO da Afrin’i yağmaladı. Yarın bu bilgilerle yetişen gençlerimizin de vatanı savunma kaygısıyla değil ganimet elde eme isteğiyle bu hareketleri yapmayacağının garantisini kim verebilir!

VATAN SAVUNMASI

Dahası cihadı, vatan savunmasını da aşacak şekilde gaza, fetih kavramlarıyla beraber kullanırsanız, dinsel inancını vatan savunmasının önüne koymayan kesimler, savaş durumunda “kâfire karşı ülkemizi savunalım” çağrınıza soğuk yaklaşabilir, karşı çıkar. Çünkü böyle bir durumda vatanı için mi, dinsel inanç için mi savaşacağını bilemez. Dinsel inanç çeşit çeşittir. Sadece Müslümanlar yok bu ülkede. Dahası İslâm’ın içinde, birbirinden farklı düşünen anlayışlar var. Gayrimüslümi var, ateisti var, deisti var. Ganimet kavramı üzerinden “savaşa gitme coşkusu yaratalım” derken ülkemiz içindeki çeşitli dini anlayıştan kesimler birbirine düşebilir.

Vatan savunmasında gaza, fetih, ganimet elde etme yoktur. Vatana yönelik tehlikenin bertaraf edilmesi ve tekrar ülke sınırlarına çekilme vardır. Fakat bu kavramlar dediğimiz duruma ters bir anlayışı yansıtmaktadır. Fıkıh kitabında gaza ve fetih şu şekilde tanımlanmıştır: “Gazâ, din için yapılan savaş anlamında kullanılmıştır. Fetih, ülke ve şehirleri i’la-yi kelimetullah amacıyla İslâmiyete açma anlamında kullanılmıştır.”

Ortaçağ din savaşlarını andırırcasına fetih sonucu ele geçirilen ülkelerden elde edilen ganimetin paylaştırılmasına yönelik aşağıdaki Enfal suresi 69. ayet gösterilerek meşru kılınmaktadır: “Gayrimüslimlerden savaş yoluyla elde edilen mallar, esirler ve araziler ganimet olarak kabul edilir. “Artık elde ettiğiniz ganimetlerden helal ve temiz olarak yiyin. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah bağışlayan, merhamet edendir.”

Dikkat edilirse burada savaş tazminatından bahsedilmiyor. Savaş tazminatı iki ülkenin veya uluslarısı kurumun müzakereleri sonucu verilen ortak karara dayanır. Burada ise talan vardır. Fethedilen ülkenin insanlarının sahip olduğu tarladaki, bahçedeki ürünler afiyetle yenebilecektir. Peki ganimet nasıl paylaştırılacak?

Fıkıh ders kitabında bu kısım şöyle anlatılıyor: “Ganimetin beşte biri beytülmala (hazineye) ayrılır, geri kalan kısım savaşa katılanlar arasında taksim edilir.”

“Fıkıh Okumaları” kitabında da “haklı savaş sonucu kazanılan ganimet meşru mal edinme yöntemlerindendir” diye yazılıdır. Haklı savaştan kasttettikleri cihat oluyor. Cihat böylece meşrulaştırılırken, cihat sonucu elde edilen ganimet de onaylanıyor. IŞİD, El Nusra, El kaide gibi örgütler, ülkeleri işgal ederken, farklı din ve mezhepten olanlara ve kadınlara eziyet çektirirken hep “dinin yayılması uğruna verdikleri” savaş, yani cihat kılıfına sokarak rıza üretmeye çalışıyorlar. Bu ifadeler dinin sadece tebliğ ile değil savaş ile de yayılmasını sağlamak için cihatçı gençler yetişmesine neden olmaktadır.

Ganimet, cihad, haraç, cizye, öşür, fey kavramları ders kitaplarından çıkarılmalıdır.

NOT: Ganimet, cihad kavramlarıyla ilgili daha fazla bilgi için “Gayrimilli Eğitim” kitabımızı inceleyebilirsiniz.