Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, İskenderun Deniz Er Eğitim Alay Komutanlığı'nda iki erin ölümünün ardından yaşanan gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Bağcıoğlu, İskenderun Deniz Er Eğitim Alay Komutanlığı'nda iki erin ölümüyle ilgili Adli Tıp Kurumu'nun raporunun kamuoyunun tahmin ettiği acı gerçeği teyit ettiğini vurgulayarak, ''Bu acı olayın münferit ama ciddi bir denetim ve komuta zafiyeti olduğunu ve çok hassas şekilde incelenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır" dedi.
Bağcıoğlu, şunları kaydetti:
"Adli Tıp Raporunun açıklanmasını müteakip İskenderun Deniz Er Eğitim Alayı'nda yaşanan üzücü olaya ilişkin 'Tahkikat Sonuç Raporu'nun tamamlanmasını ve açıklanmasını bekliyoruz. TBMM'de bu olayla ilgili araştırma komisyonu kurulması reddedilmiş olsa da iç denetim ve tahkikat süreçlerinin, hangi makama ulaşırsa ulaşsın, kamuoyunu tatmin edecek şekilde bağımsız ve şeffaf yürütülmesi hayati önem taşımaktadır. Esasen barış şartlarında, barış garnizonunda ve rutin eğitim çevriminde meydana gelen bu müessif olayın idari tahkikatının Millî Savunma Bakanlığı tarafından yapılması gerekirdi.
Bu 'kurumsal ihmal zinciri'nde sorumluluğu bulunan kişiler hakkında adaletin gecikmesi veya eksik tecelli etmesi kabul edilemez. TSK birliklerinin, İskenderun’daki şartlardan çok daha zor meteorolojik ve çok daha çetin coğrafi koşullarda harekât görevleri yapmasına rağmen böyle bir olayın yaşanmaması bu acı olayın münferit ama ciddi bir denetim ve komuta zafiyeti olduğunu ve çok hassas şekilde incelenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
Esas sorumlu ve mesuliyet sahibi her zaman olduğu gibi Birlik Komutanı olmakla beraber, Er Eğitim Alay Komutanlığı’nın bağlı olduğu Ana Ast Komutanlık ve Kuvvet Komutanlığı‘nın da doğrudan veya dolaylı sorumlulukları bulunmaktadır. Açıkça görüldüğü gibi, üst Komutanlıklar tarafından denetim ve kontrol görevleri yerine getirilmemiştir. Lojistik ihtiyaçların karşılanmadığı ve yapılan kuruluş değişikliğinin kontrol ve denetim fonksiyonlarının etkinlikle icra edilmesine engel olduğu iddia edilmektedir. Kamuoyunu derinden yaralayan bu olayın idari ve adli tahkikat süreçlerinin mümkün olan azami şeffaflıkla yürütülmesi, ihraç edilen teğmenlerimizin sürecinde olduğu gibi bilgilendirmelerin zamanında kamuoyunu tatmin edecek şekilde yapılması uygun olabilecektir."
"BU EMRİ FİİLEN KİM UYGULADI"
Yankı Bağcıoğlu, açıklamasında yanıtlamasını istediği soruları da şöyle sıraladı:
''Erlerin uzun süre güneş altında bekletilmesinin nedeni nedir? İddia edildiği gibi, birkaç erin firar girişimi yüzünden tüm bölüğün cezalandırılması doğru mudur? Güneş altında, yönergelere ve idari emirlere aykırı şekilde uzun süre bekletme talimatını kim verdi? Bu emri fiilen kim uyguladı? Tüm sıralı amirler ve rütbeli personel, erlerin bu şekilde güneş altında tutulduğunu fark etmedi mi? Fark ettiyse neden müdahale etmedi? Birlik Komutanı, güneş altında uzun süre kalmanın ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini öngöremedi mi? Bu durum komuta ve sevk-idare zafiyetini göstermiyor mu? TSK’nın çok daha zorlu coğrafi ve harekât şartlarında görev yapan birliklerinde dahi yaşanmayan bu olumsuzlukların, bir şehir merkezindeki askeri birlikte yaşanması ciddi bir komuta zafiyeti değil midir?
Mevcudu oldukça kalabalık olan ve acemi er eğitimi verilen İskenderun Deniz Er Eğitim Alay Komutanlığı’nın, İskenderun Deniz Üs Komutanlığı kuruluşundan çıkarılarak yüzlerce kilometre uzaktaki Deniz Eğitim ve Öğretim Komutanlığı’na bağlanması kontrol ve denetimde zafiyet yaratmış mıdır? 2025 yılı atamaları kapsamında, İskenderun Deniz Üs Komutanı olarak bir albay yerine tuğamiral görevlendirilmesi, bu kontrol ve denetim zafiyetini gidermeye yönelik bir adım mıdır? Benzer olayların önlenmesi için TSK Askeri Sağlık Sisteminin yeniden tesis edilmesi, personel sağlığına yönelik erken uyarı ve denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi yönünde somut bir adım atılmış mıdır?"
Kaynak : cumhuriyet.com