Uzun yıllardır Batı Anadolu’daki fay hatlarını inceleyen Jeoloji Uzmanı Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, Cumhuriyet gazetesine verdiği demeçte bu depremin sürpriz olmadığını geçmişte meydana gelen bir dizi depremin devamı niteliğinde olduğunu vurgulayarak, “100 km'lik bir Simav çayının Menderes Masifi kestiği yerde, bir piyano tuşları gibi segmentler halinde paylar kırılıyor. Ve bu kırılma nedeniyle de tek parça boydan boya kırılma olmayacağı için paylar da segment segment kırılıyor. Ve 6.5'ün üstüne zor çıkıyor” dedi.
BURSA VE İSTANBUL TETİKLENİR Mİ?
Depremin ardından kamuoyunda sıkça sorulan “Bursa veya İstanbul tetiklenir mi?” sorusuna ise Üşümezsoy net bir yanıt vererek, “Hayır, bu deprem başka fayları tetiklemez. Bursa’daki faylar Simav’daki kadar aktif değil. Uludağ ve çevresindeki yapılar, geçmişte 1855 yılında iki deprem üretmiş olsa da, bu faylar Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın güney kolu ile doğrudan ilişkili değil. Bu nedenle, 1999 İzmit depremini andıran bir senaryo Bursa için geçerli değil” diye konuştu.
BANDIRMA VE KAPIDAĞ İÇİN SESSİZ TEHDİT
Üşümezsoy, kuzeyde Bandırma ve Sarıköy faylarına da dikkat çekti. Bu bölgelerde geçmişte kırılmamış fay segmentlerinin bulunduğunu belirterek, şu uyarıda bulunarak, “1953’te Yeniceli-Gönen fayı kırıldı. Ancak onun doğusunda kalan Sarıköy ve Kapıdağ fayları hâlâ kırılmadı. Bu faylarda stres birikmesi ihtimali var. 1937’de ve 1964’te oluşan depremlerle bölgedeki bazı faylar kırılmış olsa da, özellikle Sarıköy fayı gibi segmentler gelecekte risk oluşturabilir” ifadelerini kullandı.
Kaynak : tele1.com