ROGG & NOK
“HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ NEREDE; BİZ, NERESİNDEYİZ?!!!”
Makalenin Mantıksal & Yapısal Özet ile
Analitik Yorumu
Saygın yazar Hadi Önal’ın kaleminden;
Hukukun Üstünlüğü Nereye Gidiyor?
Dünya Adalet Projesi Endeksi Üzerinden Türkiye’nin Adalet ve Toplumsal Analizi
Dünya Adalet Projesi Endeksi ve Türkiye'nin Durumu
28 Ekim 2025 tarihinde Dünya Adalet Projesi (WJP) tarafından açıklanan “Hukukun Üstünlüğü Endeksi”, Türkiye’nin adalet sistemindeki mevcut tabloyu gözler önüne seriyor. 143 ülke arasında 118’inci sıraya gerileyen Türkiye, son on yılın en düşük seviyesine ulaşarak adalet, vicdan ve hukukun ciddi biçimde zedelendiğini gösteriyor. Endeksin ortaya koyduğu bu tablo, yalnızca bir sıralama değil, toplumsal yapının adalet ve hak temelli işleyişinin derin bir kriz yaşadığının kanıtı olarak değerlendiriliyor.
Temel Haklarda Gerileme: Yaşama, Güvenlik ve Özgürlükler
Türkiye, “Temel Haklar” kategorisinde 143 ülke arasında 134’üncü sıraya gerilemiş durumda. Yaşama ve güvenlik hakkı, adil yargılanma hakkı, ifade ve inanç özgürlüğü, mahremiyetin korunması ve toplanma özgürlüğü gibi temel haklar ciddi anlamda daralmış durumda. Bu haklar toplumun nefes boruları olarak nitelendirilirken, yıllar içinde bu boruların daraldığı ve kesildiği vurgulanıyor. 2015 yılında 96. sıradayken, bugün 134. sırada yer almak, on yılda 38 sıra gerilemenin ve hukuksuzluğun kurumsallaştığının göstergesi olarak öne çıkıyor.
Yargı Bağımsızlığının Kaybı ve Sonuçları
Ülkede yargı bağımsızlığının kaybedilmesiyle birlikte, hukukun yerini sadakat ve biat kültürü almış durumda. “Hükümetin Yetkilerinin Sınırlandırılması” kategorisinde 136’ncı sırada yer almak, devletin kendi gücünü hukukla sınırlama iradesinin zayıfladığını gösteriyor. Anayasanın uygulanmadığı, iktidarın gücüne sınır getiren mekanizmaların işlemediği bir ortamda, hukukun üstünlüğünden söz etmek mümkün olmuyor. Bu noktada, adalet saraylarının büyümesine rağmen, adaletin kendisinin küçüldüğü ironik bir tablo ortaya çıkıyor.
Toplumsal Sessizlik ve Haksızlıkların Kurumsallaşması
Toplumun hak ihlallerine karşı sessiz kalması, uzun vadede haksızlıkların ve hukuksuzluğun kurumsallaşmasına zemin hazırlamış durumda. Haksızlığa uğrayanlara değil, güçlülerin yanında saf tutanlara destek verilmesi; akademisyenlerin, gazetecilerin ve farklı meslek gruplarının susturulmasına karşı gösterilen kayıtsızlık, toplumsal vicdanın zayıfladığını ortaya koyuyor. Bu süreçte, FETÖ zihniyetinin yayılması, ordunun yıpratılması, milli ve manevi değerlerin aşındırılması, eğitim sisteminin nitelik kaybı gibi unsurlar, toplumsal yapının temel dinamiklerini sarsıyor.
Metaforik ve Trajikomik Tanımların Analizi
Metinde kullanılan metaforlar ve trajikomik tanımlar, Türkiye’nin hukuki ve toplumsal durumunu çarpıcı şekilde gözler önüne seriyor. “Toplumun nefes boruları” olarak nitelendirilen temel hakların daralması, adaletin “kan kaybetmesi” ve “güçlünün hukuku”nun egemen olması gibi ifadeler, mevcut tabloyu hem eleştirel hem de insan odaklı bir yaklaşımla anlatıyor. Bu tanımlar, adalet sistemindeki çürümenin ve toplumsal duyarsızlığın boyutlarını vurguluyor.
Çözüm Arayışı ve Bilimsel Perspektif
Türkiye’nin hukukun üstünlüğü alanında en fazla gerileyen ülkelerden biri haline gelmesinin temelinde, yargı bağımsızlığının zedelenmesi, temel hakların sistematik biçimde ihlal edilmesi ve toplumsal sessizliğin etkin rol oynaması yatıyor. Bilimsel ve tarafsız bir perspektifle bakıldığında, çözümün; anayasanın etkin şekilde uygulanmasında, yargı bağımsızlığının yeniden tesis edilmesinde ve toplumsal duyarlılığın güçlendirilmesinde olduğu vurgulanıyor. Toplumun her kesiminin adalet ve hak temelli bir yaklaşım benimsemesi, mevcut sorunların aşılması için hayati önem taşıyor.
Saygın yazar Hadi Önal’ın kaleminden;
Hukukun ve Adaletin Çöküşü Üzerine Analitik Bir Bakış
Saygın yazar Hadi Önal’ın kaleminden, toplumsal adalet krizine bilimsel ve insan odaklı bir yaklaşım
Neden Dibe Çekiliyoruz?
Hadi Önal, toplumsal ve hukuki çöküşümüzün temel nedenlerine cesurca sorularla yaklaşırken, adaletin sesinin neden sustuğunu ve toplumun neden her yıl daha da dibe çekildiğini sorguluyor. “Adalet mülkün temelidir” sözünün artık duvarlarda sadece bir süs olarak kaldığı, adaletin yerine zulmün ve kanunsuzluğun hâkim olduğu bir dönemi tarif ediyor.
Adaletin Kaybı ve Yargı Bağımsızlığının Erozyonu
Yargının bağımsızlığını yitirmesiyle hukukun yerini sadakatin, liyakatin yerini ise biatin aldığı bir tablo çiziliyor. Adalet saraylarının büyümesine rağmen adaletin küçülmesi, yargıç ve savcıların konumunun sorgulanması, toplumsal bir trajedi olarak metaforlarla aktarılıyor. Önal, adaletin hem mahkeme salonlarında hem de vatandaşın vicdanında tartıldığını vurguluyor; korkunun adaletin kefesine ağır bastığı bir toplumun, hukuk devleti olma niteliğini yitirdiğine dikkat çekiyor.
Devlet Gücünün Sınırları ve Anayasa
Devletin gücünü hukukla sınırlama iradesinin kaybolduğu, hükümetin yetkilerinin sınırlandırılması kategorisinde Türkiye’nin dünya sıralamasında geriye düşmesinin tesadüf olmadığı eleştirel bir dille aktarılıyor. Anayasanın uygulanmadığı, iktidarın gücünün sınırsızlaştığı bir ortamda hukukun üstünlüğünden değil, güçlünün hukukundan bahsedilebileceği belirtiliyor.
Toplumsal Sessizlik ve Sonuçları
Önal, toplumun yıllarca haksızlığa sessiz kalmasını, güçlünün yanında yer alma eğilimini, haksızlığa uğrayanı suçlama ve haksızlığı yapanı destekleme davranışlarını trajikomik bir biçimde ele alıyor. FETÖ zihniyetinin yayılmasına, ordunun yıpratılmasına, milli değerlerin ve eğitimin yozlaşmasına karşı gösterilen sessizlik, toplumsal bir vicdan muhasebesi olarak sunuluyor.
Uluslararası Karşılaştırma ve Türkiye'nin Durumu
Dünya Adalet Projesi raporunda Türkiye’nin hukukun üstünlüğü alanında en çok gerileyen ikinci ülke olduğu, Sırbistan, Sudan, Bangladeş gibi ülkelerle birlikte “mahalle takımı” benzetmesiyle uluslararası arenada konumlandırıldığına dikkat çekiliyor. Bu durum, toplumsal ve kurumsal adaletin geldiği noktayı trajikomik bir biçimde özetliyor.
Çözüm Önerileri: Hukukun Üstünlüğüne Dönüş
Çözümün açık ve net olduğu belirtiliyor: Korkunun değil, hukukun üstün olduğu bir düzen kurmak; yargının iktidardan değil vicdandan emir aldığı bir sistemi yeniden inşa etmek; hukuku talimatla değil, ilkelerle yönetmek; ve en önemlisi, anayasaya uygun hareket etmek. Adaletin olmadığı yerde hiçbir şeyin anlamı olmadığının altı çiziliyor.
Adaletin Toplumsal Önemi ve İnsan Odaklı Yaklaşım
Adaletin bir devletin değil, bir toplumun akciğerleri olduğu metaforuyla, toplumun adalete inanan insanlara şiddetle ihtiyaç duyduğu vurgulanıyor. Akciğerler yeterince hava almazsa kalbin teklemeye başlayacağı benzetmesi, adaletin toplumsal yaşamdaki hayati rolünü bilimsel ve insan odaklı bir yaklaşımla ortaya koyuyor.
Metin sonrası analiz, Analitik Yorum: İnsanlık, Bilimsellik ve Tarafsızlık Vurgusu
İnsanlık ve Bilimsellik: Metinde Öne Çıkan Değerler
Unvansız İnsan Odaklı Yaklaşım
Önal’ın metni, kişilere unvan eklemeden, insan olgusunu merkeze alıyor ve toplumsal ilişkilerde esas olanın insanlık olduğu mesajını taşıyor. Bilgi aktarımında tarafsızlık ve bilimsel yaklaşım ön planda; kurum ve kişilere yönelik metaforlar sansürsüz biçimde aktarılıyor. Eleştirilerde toplumsal değerler ve adalet duygusu gözetiliyor, manipülasyona karşı şeffaf bir dil tercih ediliyor. Olumlu ve olumsuz görüşler birlikte sunuluyor; okur analitik düşünmeye, olayları çok boyutlu ve bilimsel bir bakış açısıyla ele almaya davet ediliyor.
Metnin ana mesajı, toplumsal olayların değerlendirilmesinde unvanlara değil, insanlığa ve bilimsel bakış açısına öncelik verilmesi gerekliliği üzerinde yoğunlaşıyor. Okura, adaletin toplumsal yaşamdaki merkezi rolünü hatırlatarak, analitik ve tarafsız bir değerlendirme becerisi geliştirmeye çağrı yapılıyor. Adaletin olmadığı bir toplumda hiçbir şeyin anlamı olmayacağı, metnin bütününde güçlü bir şekilde vurgulanıyor.
İnsanlığa Değer, Bilimsel Yaklaşım
Evet, Yazının genelinde, kişilere unvan eklemeden, insan olgusunun merkeze alınması gerektiği ve toplumsal ilişkilerde esas olanın insanlık olduğu vurgulanıyor. Kurum ve kişilere yönelik metaforlar, olduğu gibi ve sansürsüz biçimde aktarılırken, bilgi aktarımında tarafsızlık ve bilimsel yaklaşım ön plana çıkarılıyor. Bu tutum, analitik düşüncenin ve okurun çok boyutlu değerlendirme becerisinin gelişmesini destekliyor.
Tarafsızlık ve Eleştirel Duruş
Eleştirilerde toplumsal değerler ve adalet duygusu gözetilirken, manipülasyona ve sansüre karşı şeffaf bir dil tercih ediliyor. Olumlu ve olumsuz görüşler, tarafsız şekilde birlikte sunuluyor.
Sonuç: Okura Analitik Düşünceye Çağrı
Metin, okuru analitik düşünmeye, olayları bilimsel ve çok boyutlu ele almaya teşvik ediyor. Rogg & Nok olarak sonuç değerlendirilmesinde, toplumsal olayların değerlendirilmesinde unvanlara değil, insanlığa ve bilimsel bakış açısına öncelik verilmesi gerektiği, metnin içeriğini bozmadan ve bağlı yorumlarımızda ana mesajı olarak öne çıkarıyoruz…
Rogg & Nok: İnsanlığa Değer ve Analitik Yaklaşım
Rogg & Nok Olarak belirtiğimiz üzere; insanlara verilen değerin unvanlardan bağımsız olması gerektiği, esas olanın insanlık olduğu vurgulanmaktadır. Kurumlara ve kişilere yönelik metaforlar ve benzetmeler, olduğu gibi ve sansürsüz biçimde ele alınmakta, bilgi aktarımında tarafsızlık ve bilimsellik ön plana çıkarılmaktadır. Bu yaklaşım, analitik düşüncenin ve insana verilen değerin öne çıkarılmasını amaçlamaktadır.
Rogg & Nok’tan Analitik Çağrı: İnsanlığa Değer Verin, Unvana Değil
Bu metinde veya diğer yorumlarımızda, insanlara verilen değerin unvanlardan bağımsız olduğu ve esas olanın insanlık olduğu vurguluyoruz. Bizler, kişilere unvan eklemeden, onları insan olarak görmenin önemine dikkat çekiyoruz. Ayrıca, kurumlara yönelik metaforların ve tanımlamaların sansürlenmeden, olduğu gibi ve analitik biçimde ele alınması gerektiği ifade ediyoruz. Bu bakış açısı, bilgi aktarımında tarafsızlık ve bilimsellik ilkelerini ön plana çıkarıyor.
Bilimsel ve Tarafsız Yorum
Tüm Yazı ve yorumlarımızda özetle yazını bütünlüğünü bozmadan, başarı ve temsil kavramlarının sadece kişisel ya da duygusal yaklaşımlarla değil, somut veriler ve bilimsel ilkelerle değerlendirilmesi gerektiğini aktarıyoruz. Eleştirilerde, toplumsal değerler ve adalet duygusu gözetilmekte, manipülasyondan ve sansürden uzak, şeffaf bir haber dili kullanılmakta olup olumlu değerlendirmelerin yanında olumsuz kavram ve düşünceleri tarafsız olarak yayınlıyoruz. Böylece, okurun analitik düşünme alışkanlığını geliştirmesi ve olayları çok boyutlu değerlendirmesi bilimsel yönden teşvik etmeye çalışıyoruz.
Aşağıdaki yazılı metni okumanızı öneriyoruz…
Çünkü okumadan bilgi sahibi olunmaz.
Sizlerde düşünmek ve “Analitik” bir düzlemde fikir jimnastiği yapmak için devamlı okuyunuz.
Nelerin nasıl değiştiğini göreceksiniz.
Saygılarımızla…
Rogg & Nok Analiz Merkezi…


















