Akademik unvanın arkasına saklanıp halkı aşağılayanlar, ne kadar “okumuş” olursa olsun, önce insanlıktan sınıfta kalır.
Diploması var ama edebi yok. Ünvanı var ama vicdanı yok. Ağzında profesörlük, gönlünde aristokratlık. Hani bazıları vardır ya, okudukça halktan uzaklaşan, kürsüye çıktıkça insanlıktan inen… İşte bu yazı onlara.
Memlekette akademisyen olmuşsun, doçent olmuşsun, profesör olmuşsun… Ama bir türlü adam olamamışsın. O masaya oturmuşsun ama o masa seni taşımıyor. Çünkü gözünün baktığı yerle ayağının bastığı yer arasında artık bağ kalmamış. Halkı küçümseyen birinin bilgisi değil, burnu büyür sadece.
Ve bazen öyle bir öfke geliyor ki...
“Memlekettin de bırakın adam yerine konulmayı, insan yerine konulmayan yaratıklar var. Bu şehirde İlimizde malum şekilde akademisyen olmuş, sonra da kalkıp memleketimi ve insanını beğenmeyen, yukarıdan konuşan, sürekli kötüleyenlere var ya... ana, avrat düz gidesim geliyor. Beğenmiyorsan git kardeşim, kimse senin yokluğunu hissetmez.”
Bu cümleyi kuran milyonlarca insan var bu topraklarda. Ve her biri haklı.
Bugün sosyal medyada, ekranlarda, kürsülerde görüyoruz sizi. "Bu halkla bir yere varılmaz", "Bu toplum cahil", "Bu ülke gelişemez" diye sümük satar gibi cümle kuruyorsunuz. Hadi oradan! Bu halk senin sırtını sıvazlamasaydı, sen o diplomayı duvara değil, çöpe asardın.
Senin profesörlüğün neye yarar? Bir tebessüm bilmezsin, bir selamı hor görürsün, kendi milletine yukarıdan bakarsın… Bilgi kibir doğuruyorsa, orada ahlak ölmüştür. Bu milletin tarlasından çıkan patatesi küçümseyip Avrupa'nın taşını övenin alfabesi de eksiktir, aidiyeti de.
Ve en çok da şuna sinir olurum: "Ben bu ülkeyi terk etmek istiyorum" diyen mağrur akademisyen modeli. Eee? Ne duruyorsun? Yol açık, bilet senin, kimse arkandan su dökmez. Çünkü bu topraklara aidiyeti olmayanın yokluğu, yük değil hafifliktir.
Senin bilgin, bu halkı sevmiyorsa eksiktir. Senin kültürün, insanına burun kıvırıyorsa zehirlidir. Senin diploman, halktan utanıyorsa sen de utanmalısın.
Bu milletin alnındaki teri, toprağındaki bereketi, kahvedeki sohbeti, sokaktaki çocuğu küçümseyen biri; bırak akademisyenliği, insan olmayı başaramamıştır. Bu halk seni adam yerine koymuş, sen halkı yaratık yerine koymuşsun. Bu da bir karakter testidir, sen çakmışsın haberin yok.
Beğenmiyorsan git kardeşim, kimse aramazsın. Ama kalıp da bu halkı aşağılıyorsan, bilin ki bu millet, bir gün sana o bakışı geri iade eder.
Hakan Dikmen