Diplomalar ve E-İmzalar Sahte Değil, ORGANİZE!
DESAM tarafından düzenlenen “Sahte Diploma ve e-imza skandalı” başlıklı ‘inceleme, tespit ve çözüm’ toplantısı 09.05.2025 tarihinde akşam geç saatlerde sona erdi. Konuyla ilgili yetkin uzmanlar ve DESAM yönetiminin iştirakiyle gerçekleşen toplantıya ve hazırlanan metne dair açıklamalarda bulunan DESAM Yönetim Kurulu Başkanı Gürkan Avcı, 10 yılı aşkın süredir devam ettiği ortaya çıkan sahte diploma ve sahte e-imza faaliyetlerinin içeriden bürokratik ve siyasi koruma-destek olmadan gerçekleşmesinin mümkün olamayacağını ve yine söz konusu skandalın bir kopyalama yahut sistem hatası değil, organize yapılan bir suç ortaklığı olduğunu ama skandal ifşa olduktan sonra günah keçisi olarak suçun çetelere yıkılmak istendiğini, vurguladığı açıklamasında şöyle konuştu;
İhanetin Çarpıcı Yüzü
Değerli Basın Mensupları, Sevgili vatandaşlar, gençler, anneler, babalar…
Bugün, Türkiye Cumhuriyeti’nin temeline dinamit yerleştiren, devletimizin itibarını dünya sahnesinde yerle bir eden, liyakati yok eden, demokrasimizi tehdit eden ve gençlerimizin geleceğini karartan ihanet şebekesini deşifre etmek ve unutturmamak için karşınızdayız. Sahte diploma, sahte kimlik, sahte ehliyet, sahte unvan ve para karşılığı vatandaşlık satan bu organize suç imparatorluğu, devletin en kritik sistemlerine sızmış, kamu görevlileri ve Türkiye’de bu e-imza sistemi işleten 7 özel şirketlerden kimileriyle iş birliği içinde çalışan bir paralel krallıktır. Bu skandal, yalnızca bir sahtecilik değil; adaletin, güvenliğin, liyakatin ve demokrasinin kalbine saplanmış bir hançerdir!
Suç İmparatorluğunun Kökleri
Son haberlere göre, bu çetenin faaliyetleri 10 yılı aşkın süredir devam etmektedir. YÖK, Millî Eğitim Bakanlığı ve üniversitelerin sistemlerini talan eden bu şebeke, hâkimlerden savcılara, doktorlardan mühendislere kadar sahte unvanlarla makamlara yerleşen bir gölge ordu yaratmıştır. E-Devlet sistemine sızarak sahte belgeleri gerçekmiş gibi işleyen bu çete, devletin elektronik altyapısını bir suç makinesine dönüştürmüştür. Daha da vahimi, bu şebeke sadece diploma değil; iddialara göre sahte pasaportta üretmiştir. Sahte kimliklerle vatandaşlık satmış ve devletin en kutsal değerlerini bir pazar tezgâhına çevirmiştir.
Bürokratik ve Siyasi Koruma
Bu çetenin, içeriden siyasi ve bürokratik destek almadan 10 yılı aşkın süredir bu denli organize bir suç imparatorluğu kurması mümkün değildir! Devletin en kritik kurumları—YÖK, Millî Eğitim Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Bilgi Teknolojileri Kurumu—bu şebekenin oyuncağı haline gelmiştir. Elektronik imza sistemi, devletin en hassas işlemlerini gerçekleştiren bir anahtardır. Türkiye’de bu sistemi işleten 7 özel şirketten kimi, kamu personeliyle iş birliği yaparak bu güvenliği bir suç aletine dönüştürmüştür. Bir memurun elektronik imzasının başka bir IP’den kullanıldığında uyarı almaktadır, bu memurların sessiz kalması, suçun ortağı olduklarını haykırmaktadır. Bu, bir sistem hatası değil, organize bir vatan hainliğidir!
Demokrasiye Gölge: Seçmen Kütükleri ve Sahte Oylar
Bu çetenin karanlık gölgesi, Türk demokrasisinin kalbine de uzanmaktadır. Seçmen kütüklerine sızma, sahte kimliklerle oy kullanma ve milletimizin iradesini manipüle etme şüphesi, bu skandalın en vahim boyutlarından birisidir. 10 yılı aşkın süredir devam eden bu sahtecilik, geçmiş seçim süreçlerini şaibe altında bırakmıştır. Sahte seçmenler, sahte oylar ve manipüle edilmiş sonuçlarla demokrasimizin temeline dinamit yerleştirilmiştir. Bu, sadece bir spekülasyon değil; devletin sistemlerine sızma kapasitesine sahip bir çetenin, millet iradesini hedef alabileceği gerçeğidir.
MİT ve Emniyetin Sessizliği
Bu skandalın en korkunç yönü, 10 yılı aşkın süredir devam eden bu organize suç şebekesinin, devletin en kritik güvenlik birimleri olan Millî İstihbarat Teşkilâtı (MİT), İçişleri-Dışişleri Bakanlığı ve Emniyet İstihbarat tarafından durdurulmamış olmasıdır. Devletin sinir sistemini koruma görevi olan bu kurumlar, sahte pasaportlarla, sahte diplomalarla makamların ele geçirildiğini, E-Devlet’in bir suç makinesine dönüştüğünü nasıl görememiştir? Bu, ya akıl almaz bir ihmal ya da daha korkunç bir ihtimalle, bu kurumların içindeki bazı unsurların çeteyle iş birliği yaptığı anlamına gelir. MİT ve Emniyet İstihbarat ‘ın yöneticileri, bu utanç verici sessizlik karşısında millete hesap vermek zorundadır! 10 yıl boyunca bu çeteyi tespit edemeyen, devletin güvenliğini koruyamayan, demokrasimizin gölgelenmesine seyirci kalan bu yöneticiler, görevlerini sürdüremez. Türk milleti, güvenliğini emanet ettiği kurumların bu ihanet karşısındaki acziyetini affetmeyecektir! Bu nedenle, ilgili bakan ve başkanları, yardımcılarını, yetkili isimleri derhal istifaya davet ediyoruz.
Uluslararası İtibar Krizi
Bu çetenin sahte pasaportları, Türkiye Cumhuriyeti’nin kutsal değerlerini bir mafya tezgâhına çevirmiştir. Sahte belgelerle uluslararası arenada dolaşanlar, ülkemizin adını lekelemiş; Türk pasaportlarının, diplomalarının, sürücü belgelerinin, tapularının güvenilirliği dünya çapında sorgulanır hale gelmiştir. Bu skandal, Türk üniversitelerinin diplomalarını, mühendislerimizin imzasını, doktorlarımızın yetkinliğini uluslararası piyasada geçersiz kılacak bir felakettir. Türkiye’nin onuru, bir avuç sahtekârın elinde oyuncak olamaz!
Liyakatin ve Bilimin Çöküşü
Bu skandal, liyakatin ve bilimin yok edildiği bir sistemin çöküşüdür. Bilim, bir milletin ilerlemesinin omurgasıdır; sahte unvanlarla makamlara yerleşenler, adaletin, sağlığın ve güvenliğin temeline dinamit koyar. Sahte hâkimler size müebbet hapis verebilir, sahte doktorlar hayatınızı karartabilir, sahte mühendislerin inşa ettiği yapılar çökebilir, sahte memurlar vergi borcunuzu sıfırlayabilir yahut tapunuzu başkasına devredebilir. Bu, sadece bir sahtecilik değil; bir milletin geleceğine kasteden bir suçtur! Daha da vahimi, bu çetenin seçmen kütüklerine sızarak demokrasimizi manipüle etme potansiyeli, millet iradesine vurulmuş bir darbedir. Türk demokrasisi, sahteciliğin gölgesinde tutsak edilemez!
Çözüm Önerileri: Teknolojiyle Aydınlık Bir Türkiye
Türkiye, bu çeteyi çökertmek ve geleceğini kurtarmak için acilen harekete geçmelidir. Liyakate dayalı, şeffaf ve güvenli bir sistem inşa etmek mümkündür.
- Blockchain Tabanlı Dijital Kayıt Sistemi: Diploma, kimlik, ehliyet ve seçmen kütükleri, blockchain teknolojisiyle şifrelenmiş, değiştirilemez bir dijital platformda saklanmalıdır. Her belge, benzersiz bir dijital imza ile doğrulanabilir; böylece sahtecilik imkânsız hale gelir. Bu sistem, E-Devlet’i bir suç makinesinden, milletin güven kalesine dönüştürecektir.
- Yapay Zekâ Destekli Anomali Tespiti: Elektronik imza işlemleri, yapay zekâ algoritmalarıyla gerçek zamanlı izlenmelidir. Anormal erişimler, IP çakışmaları veya yetkisiz işlemler anında tespit edilerek otomatik alarmlar üretmelidir. Bu, insan kaynaklı suistimalleri sıfıra indirecektir.
- Bağımsız Demokrasi Komisyonu: Geçmiş 10 yıldaki tüm seçim süreçleri, uluslararası gözlemcilerin de yer aldığı bağımsız bir komisyon tarafından şeffaf bir şekilde incelenmelidir. Sahte kimlik ve oylarla manipülasyon iddiaları aydınlatılmalı, Yüksek Seçim Kurulu’nun kararları mercek altına alınmalıdır.
- Siber Güvenlik Devrimi: MİT ve Emniyet İstihbarat, siber güvenlik kapasitelerini yeniden yapılandırmalı; kuantum şifreleme ve büyük veri analitiğiyle desteklenmiş birimler kurmalıdır. Türkiye, geleceğin siber savaşlarına hazır olmalıdır.
- Liyakat Tabanlı Kamu Reformu: Kamu atamaları, blockchain tabanlı bir liyakat platformu üzerinden yapılmalı; diplomalar, sınav sonuçları ve yetkinlikler şeffaf bir şekilde doğrulanmalıdır. Sahte unvanlarla makam kapma dönemi sona ermelidir.
- Toplumsal Bilinçlendirme Hareketi: Vatandaşlar, sahtecilik ve siber güvenlik konusunda eğitilmeli; gençlere liyakatin, bilimin ve dürüstlüğün değeri anlatılmalıdır. Bu, toplumsal güveni yeniden inşa edecek bir kültürel devrimdir.
- Uluslararası İş birliği ve İtibar Restorasyonu: Türkiye, uluslararası kurumlarla (örneğin INTERPOL ve UNESCO) iş birliği yaparak sahte pasaport ve diploma skandallarını çözmeli, Türk diplomalarının ve pasaportlarının küresel güvenilirliğini yeniden inşa etmelidir.
DESAM’ın Acil Talepleri
DESAM Adına Acil Taleplerimiz: Adalet, Şeffaflık ve Liyakat İçin Mücadele
- Elektronik imza sistemi şeffaf bir şekilde denetlenmeli: 7 özel şirketin çeteyle bağlantıları iddiaları ortaya çıkarılmalı, lisansları iptal edilmelidir.
- Sahte pasaport skandalı aydınlatılmalı: İçişleri Bakanlığı, devletin kutsal değerlerini satanlara en sert şekilde hesap vermelidir.
- Sahte unvanlarla görev yapanlar temizlenmeli: Hâkim, savcı, doktor, mühendis gibi kritik pozisyonlardaki sahte unvanlı kişiler kamudan uzaklaştırılmalıdır.
- Seçmen kütükleri incelenmeli: Geçmiş seçim süreçleri, bağımsız bir komisyon tarafından şeffaf bir şekilde araştırılmalı; sahte kimlik ve oylarla manipülasyon iddiaları aydınlatılmalıdır.
- Sorumlu bakan ve bürokratlar istifa etmeli: 10 yılı aşkın süredir bu çeteyi tespit edemeyen veya görmezden gelen yetkili kişiler, derhal görevlerinden çekilmelidir.
- Blockchain tabanlı sistemler kurulmalı: Seçim, diploma ve kimlik doğrulama süreçleri, blockchain teknolojisiyle şeffaf ve güvenli hale getirilmelidir.
- Medya ve muhalefet, gerçeğin peşinde olmalı: Günah keçilerine suç yüklenerek asıl sorumlular korunmamalıdır.
Milletimize Çağrı
Türkiye, liyakate dayalı, şeffaf ve adil bir sisteme kavuşmadan gerçek bir kalkınma sağlayamaz. Bilimsel ilerleme, sahte diplomalarla değil, gerçek bilgiyle; adalet, rüşvetle değil, liyakatle; demokrasi, manipülasyonla değil, şeffaflıkla mümkündür. Gençlerimizin umutlarını çalan, devletimizin itibarını lekeleyen, demokrasimizi gölgeleyen bu çeteyi çökertmek, sadece adaletin değil, vatanın bekasının gereğidir.
Bu skandal, bir sahte diploma meselesi değil; Türkiye’nin geleceğine, demokrasisine ve itibarına vurulan bir darbedir. Gençler sessiz kalırsak, bu paralel krallık güçlenecek; konuşursak, vatan kurtulacaktır! Her bir vatandaşımızı, bu gerçeği haykırmaya, çevresine dikkatle anlatmaya, sosyal medyada paylaşmaya ve adalet için omuz omuza mücadele etmeye davet ediyoruz. Blockchain teknolojisiyle şeffaf bir geleceği, liyakatle güçlü bir Türkiye’yi, bilimle aydınlanmış bir demokrasiyi birlikte inşa edeceğiz. Türkiye’nin onurunu, bilimsel geleceğini ve demokrasisini geri alacağız! Birlikte, bu karanlığı aydınlatacağız!