AĞALIK SAVUNULACAK BİR KÜLTÜR DEĞİLDİR?
" YILDIR DEVRİMLE KURULMUŞ OLAN TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’NDE
BİTMEYEN İNSANIN İNSANA BİAT EDEN AĞALIK SİSTEMİ / ASLİNDA BİR KÖLELİK SİSTEMİDİR".?
Ebedi baş komutanımız Gazi Mustafa Kemal’in anti-emperyalist duruşuyla emperyalizme karşı verdiği Kurtuluş mücadelesi sonrasında kurduğu lâik sosyal hukuk devletini olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde CUMHURİYETE karşı ayaklanan ( Kürt isyanları irdelenmeden) Güneydoğu Anadolu bölgesi için çözüm süreci sürdürülemez ?
Kemalist devrimlerin tamamen tamamlamadan Atatürk’ün ölümüyle birlikte devrimle kurulmuş cumhuriyet demokrasi yalanlarıyla çok partili sistem denerek önce eğitim sonra millî diriliş dediğimiz tam bağımsızlığımızın tekrar karşı de…
Ağalık, Savunulacak Bir Kültür Değildir
Devrimle kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nde, yüz yıldır bitmeyen ve insanın insana biat ettiği bir sistem olan ağalık, aslında bir nevi kölelik sistemidir.
Ebedi Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal'in anti-emperyalist duruşuyla emperyalizme karşı verdiği Kurtuluş mücadelesi sonrasında kurduğu laik sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı ayaklanan Kürt isyanları göz ardı edilerek Güneydoğu Anadolu bölgesi için bir çözüm süreci sürdürülemez.
Kemalist devrimler tam olarak tamamlanamadan Atatürk'ün ölümüyle birlikte, devrimle kurulan Cumhuriyet, "demokrasi" adı altında çok partili sisteme geçişle birlikte yara aldı.
Önce eğitimde, sonra ise milli diriliş dediğimiz tam bağımsızlığımızda bir gerileme yaşandı. Bu süreçte karşı devrim ve emperyalizm güçleri yeniden temsil buldu ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da var olan ağalık ve feodal yapı görmezden gelindi.
Kirli siyasetçilerin, Atatürk'ün ölümünden sonra kişisel çıkarlar için bu Cumhuriyeti uçurumdan uçuruma sürüklediği tartışılmaz bir gerçektir.
21. yüzyılda ağalık sistemi, tam bir kölelik sistemidir.
Bu sistemin savunulması, ancak orta çağ zihniyetine sahip, halkın aydınlanmasını istemeyen ve emperyalist güçlere hizmet eden çevrelerin işidir. Başta PKK olmak üzere terör örgütleri de bu zihniyetten beslenmektedir. Din, bu feodal yapının içindedir; cemaatler ve tarikatlar da bu yapının temelini oluşturur.
Ağalık sistemi, yüz yıllardır devam eden, Osmanlı'dan bu yana değişerek süregelmiş bir feodal sistemdir. Yöneticisine "Ağa" veya "Bey" denir. Feodal sistemin, özellikle Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu'da sıkça karşılaşılan bir uzantısı olan ağalık sistemi, yaygınlığını yitirse de varlığını halen hissettirir düzeyde sürdürmektedir.
"Ağa" sözcüğü başlangıçta askeri ve idari makam adlarıyla birleştirilerek, yeniçeri ve sipahilerdeki belli rütbeleri, padişah ailesine mensup kişileri ve padişah haremini denetleyen görevlileri belirtmek için kullanılırdı. Sonraları daha alt rütbelerdeki subaylara, saygı belirtisi olarak aile reislerine, köy yöneticilerine ve büyük toprak sahiplerine verilen bir unvan haline geldi.
Cumhuriyet döneminde resmi bir unvan olmaktan çıksa da halk arasında kullanılmaya devam etti. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki aşiret sistemleri de sosyo-ekonomik yapı ve gelenekler doğrultusunda varlığını sürdürmektedir.
Ne acıdır ki bugün bile Doğu ve Güneydoğu'da yaşayan Kürt halkının en büyük sorunu toprak ağalığı düzenidir. Osmanlı öncesinden var olan bu düzen, Osmanlı döneminde de korunmuş ve genç Türkiye Cumhuriyeti'ne miras kalmıştır.
Dünyada bir zamanlar yaygın olan ve bu nedenle "Orta Çağ düzeni" olarak adlandırılan bu sistem, Cumhuriyetin kuruluşunda kaldırılmaya çalışılmış ancak başarılı olunamamıştır. Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde ağalık sisteminin devam etmesinin temel sebebi sosyo-ekonomik etkenlerdir.
Zira toprak mülkiyetinin geniş ailelerin hakimiyetinde olması, halkın ağalık sistemine olan bağlılığını artırır. Sıradan vatandaşın burada tapu hakkını alması mümkün değildir, dolayısıyla aşiretin ağasından yararlanmak için onun söylediklerine uymak zorunda kalır.
Ağalık sisteminin devam etmesinin bir diğer nedeni ise eğitim seviyesinin düşüklüğüdür. Eğitim seviyesi arttıkça aşirete olan bağlılık azalır, aşiretler arası iletişim arttıkça da tek tip düşünce yerini çağdaş ve demokratik düşünceye bırakır.
Ağalık sisteminin yaydığı zehirden toplumun tüm kesimleri etkilenir. Örneğin, kadınlar eğitim görüp sosyal hayatta var olamaz. Bu, toplumun geri kalmasındaki en büyük etkendir. Oysa eğitimli bir kadın çocuklarını iyi yetiştirebilir ve eğitimli bir neslin yetişmesine olanak sağlar.
Ağalık gibi çürümüş bir sistemin çocuklar üzerinde de büyük bir etkisi vardır. Çocuk, hayatı boyunca birilerinin himayesinde yaşamaya alışır ve yeni nesiller özgürlüğünü yaşayamaz.
Türkiye'deki toprak ağalarının ellerindeki toprakların kaynağı incelendiği zaman ortaya çıkan sonuçlar ve istatistikler akıl alır gibi değildir.
Zira "ağa" denilen bu hırsız ve gaspçıların topraklarına nasıl sahip olduklarına bir bakalım:
* Bir kısmı Padişah fermanıyla toprak sahibi olmuş.
* Bir kısmı çeşitli yollardan hazine topraklarına el koyarak.
* Bir kısmı Kurtuluş Savaşı'nda şehit olanların topraklarını gasp ederek.
* Bir kısmı 1915'te zorla göç ettirilen Ermenilerin veya İstiklâl Savaşı'ndan sonra göç eden Rumların topraklarına konarak.
* Bir kısmı tefecilik yoluyla yoksul köylülerin topraklarını ele geçirerek.
* Bir kısmı güçlü ailelere dayanarak, toprakları zorbalıkla alarak.
* Bir kısmı aşiret reislerinin, aşiret topraklarını kendi üzerlerine geçirerek.
* Bir kısmı şeyhlik ve dini inançların sömürülmesi yoluyla toprak elde ederek.
* Bir kısmı rüşvet ve tapu yolsuzlukları gibi yasadışı yollardan geniş toprakları ele geçirerek.
Velhasıl, karşımızda ne hak ve hukuk yoluyla namuslu bir şekilde ağalığı hak etmiş bir kesim var, ne de sosyal hayatta bıraktığı tahribatları onaracak bir oto kontrol mekanizması.
Ağalık sistemi, insanı köleleştirmeyi öven bir sistemdir.
Ali Berham ŞAHBUDAK