Savunma bakanı, Taylandlı tarım işçisi Pinta'nın cesedinin Refah bölgesinde bulunduğunu Cumartesi günü yaptığı açıklamada duyurdu. Pinta’nın İsrail’e tarım alanında çalışmak için geldiği biliniyordu. İsrail ordusunun verdiği bilgilere göre, Pinta’yı Gazze’ye kaçıran ve öldüren Mücahid Tugayları adlı küçük silahlı grup, aynı zamanda İsrailli-Amerikalı rehineler Judith Weinstein ve Gad Haggai’nin ölümünden de sorumluydu. Bu rehinelerin cesetleri geçen Perşembe günü ordu tarafından bulundu.
Cumartesi günü ilerleyen saatlerde İsrail ordusu, geçen ay öldürülen Hamas lideri Muhammed Sinvar’ın cesedini bulduğuna inandığını açıkladı. Ayrıca, Cuma günü Gazze’nin güneyindeki Han Yunus’ta bir bubi tuzağı sonucu meydana gelen bina çökmesinde dört İsrail askerinin hayatını kaybettiğini belirtti. Bu trajik olaylar, bölgede devam eden şiddetin ulaştığı boyutları bir kez daha gözler önüne seriyor ve uluslararası toplumun bir an önce barışçıl çözümler için harekete geçme çağrılarını güçlendiriyor.
İsrail hükümeti, Hamas'ın "barbarca saldırılarına" karşılık verdiklerini ve bu saldırılara neden olan yetenekleri ortadan kaldırmaya yönelik operasyonlar gerçekleştirdiklerini açıkladı. Bu operasyonlar sırasında uluslararası hukuka uygun hareket ettiklerini ve sivillere verilen zararı en aza indirmek için tüm gerekli önlemleri aldıklarını belirttiler. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), Pinta'nın cesedinin rehine görev gücü ve askeri istihbarattan alınan bilgiler ışığında bulunduğunu duyurdu.
Rehine forumundan yapılan bir açıklamada, Taylandlı tarım işçisi Pinta'nın ailesiyle dayanışma içinde olunduğu ve acılarının derinden paylaşıldığı vurgulandı. Forum, ülke liderlerine çağrıda bulunarak, kalan rehinelerin bir an önce evlerine getirilmesini ve hayatını kaybedenlere onurlu bir cenaze töreni düzenlenmesini talep etti. Taylandlılar, Hamas militanları tarafından esir tutulan en büyük yabancı grup olarak dikkat çekiyordu. İsrail'in güneyindeki kibbutz ve kasabaların eteklerinde yaşayan birçok Taylandlı tarım işçisi, Hamas saldırılarının ilk hedefi olmuştu. Tayland Dışişleri Bakanlığı, çatışmalar sırasında 46 Taylandlının öldüğünü açıkladı.
Pinta'nın cesedinin bulunmasından önce, üç Taylandlı rehine esaret altında kalıyor ve bunlardan ikisinin öldüğü daha önce doğrulanmıştı. Pinta'nın akıbeti ise bugüne kadar belirsizliğini koruyordu. İsrail'in askeri operasyonları devam ederken, özellikle Gazze'nin güney bölgesinde daha fazla ölüm haberleri gelmeye devam etti. Refah ile Han Yunus arasındaki Muvasi bölgesi, dört yoğun saldırıya maruz kaldı. Aynı zamanda, Gazze'nin kuzeyinde bir apartman dairesine düzenlenen saldırıda bir anne ve beş çocuğunun da aralarında bulunduğu yedi kişinin hayatını kaybetmesi, bölgedeki insani krizin ne denli derinleştiğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Gazze'deki Olaylar ve İnsanî Kriz
Tel el-Sultan'daki Çatışmalar ve Şüpheli Ölümleri
Nasır Hastanesi ve Şüpheli Ölümleri
Bölgedeki insani kriz, Nasır Hastanesi'nde yaşanan trajik bir olayla daha derinleşti. Cesetlerden altısının götürüldüğü hastane personeli, ölenlerin yardım dağıtım noktalarından gıda yardımı almaya çalışırken öldürüldüğünü açıkladı. Bu durum, sivillerin bölgede karşılaştığı korkunç tehlikeleri ve çatışmaların etkilerinin ne denli yoğun olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.
Tel el-Sultan Bölgesindeki Olaylar
İsrail ordusu, Cumartesi günü yaptığı açıklamada, Tel el-Sultan bölgesinin geceleri aktif bir savaş alanı olduğuna dair önceden uyarıların yapıldığını belirtti. Ordu, birkaç şüphelinin geceleri bölgede konuşlanan ordu birliklerine "birliklere tehdit oluşturacak şekilde" yaklaşmaya çalıştığını ifade etti. Askerler şüphelileri uzaklaştırmak amacıyla çağrılar yapmış, ancak ilerlemeye devam eden şüphelilere karşı uyarı ateşi açılmıştır. Bu çatışmalar sırasında zayiat raporlarının farkında olunduğu açıklandı.
Askeri Prosedürler ve Sivil Kayıplar
İsmi açıklanmayan bir ordu subayı, yardım dağıtım sahasından yaklaşık bir kilometre uzaklıkta uyarı ateşi açıldığını belirtti. Ancak bu tür olaylar, bölgede askerî prosedürlerin uygulanması ile sivil kayıpların önlenmesi arasındaki çizginin ne denli bulanık olduğunu göstermektedir. Yardım dağıtım sahasından çok uzakta yaşanan bu olayın detayları, sivillerin güvenliği konusunda daha güçlü bir uluslararası baskının gerekliliğini ortaya koymaktadır.
İnsani Kriz ve Barış Çağrıları
Gazze'deki şiddet olayları, hem çatışmaların yoğunluğunu hem de bölgede süregelen insani krizleri gözler önüne sermektedir. Yardım dağıtım sahalarındaki sivillerin hedef haline gelmesi, bu krizin sivil yaşam üzerindeki yıkıcı etkisini bir kez daha göstermektedir. Özellikle Tel el-Sultan bölgesi gibi çatışmaların sıkça yaşandığı alanlarda, sivillerin korunmasına yönelik daha etkin adımların atılması gerekliliği uluslararası toplum tarafından güçlü bir şekilde vurgulanmaktadır.
Son yaşanan olaylar, bölgede barışçıl çözümler için adımlar atılmasının aciliyetini artırmıştır. Uluslararası toplumun bir an önce taraflar arasında diyalog kurarak insani yardımları artırması ve sivillerin korunmasına yönelik girişimleri desteklemesi, krizin çözümünde kritik bir rol oynamaktadır.