Siyaset Bilimci Doç. Dr. Deniz Tansi Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı.
- Muhalefet iddianame için “İç boş” derken iktidar “Güçlü” diyor. Neden kısa sürede bu kadar net tespitler yapılıyor?
Hukuken iddianameden söz etmek için önce mahkemenin kabul etmesi lazım. Bugün, siyasal iktidara yakın medyanın kendince birtakım hükümler verdiği bir tabloyla karşı karşıyayız. Medyada her şey konuşulabilir. Ama içeriğe girip gazeteci görünümdeki kişilerin ahkam kesmesi ve hükümler vermeye çalışması asla kabul edilemez. Asıl yargıyı etkileme burada gündeme gelir. Bırakalım bu noktada yargı makamları olayı netleştirsin. İddianamenin hukuki boyutunu hukukçular ortaya koymalı. Ama iddianame ortaya çıktı ve iddialardan ziyade CHP’nin varlığı konuşulur oldu. Böylece siyasi bir konuya girildi. İddianameye ilişkin yargısal bir konu değil, doğrudan siyaset konuşuluyor.
- Savcılığın, suçlamalar kapsamında CHP hakkında Yargıtay'a bildirimde bulunduğunun iddianamede yer alması üzerine bu tartışmalar başladı. Savcılığın sonrasında açıklaması da oldu. Bu öngörülemez miydi?
1953’te Haksız İktisap Kanunu vardı. Kanun ile CHP’nin mal varlığına ve İş Bankası’ndaki hisselerine el konuldu. 1980 darbesinden sonra diğer partilerle beraber CHP de kapatıldı. CHP buna benzer badireleri çok atlattı ama şu an bir spekülasyondan söz ediyoruz.
- Borsa da hemen tepki verdi...
Tabii. Öte yandan hatırlarsanız büyükşehir belediyesi başkanıyken sayın Cumhurbaşkanı hakkında da bir yargılama olmuştu. O zaman medyada “Muhtar bile olamaz” başlıkları atılmıştı. Ama daha sonra haklarına kavuştu ve cumhurbaşkanı oldu.
- Tutuksuz yargılanmıştı...
Erdoğan tutuksuz yargılanmıştı. Yargıyla siyaset kelimeleri yan yana getirilmemeli. Yargı eliyle siyaset dizayn ediliyormuş gibi bir hava doğması yanlış. O zaman konu İBB iddianamesi olmaktan çıkar.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın grup toplantısında kullandığı “ahtapotun kolları” metaforu iddianamede de var. Siyasilerin söylemlerinin bir hukuk metninde yer alması siyasi tartışmalara zemin hazırlamıyor mu?
Siyasetle bağlantılı metafor kullanılması bu tür metinlerde pek alışageldiğimiz bir durum değil. Çünkü metafor kullandığınız zaman farklı anlamlar yüklenebilir.
- Ergenekon dönemi iddianameleri tecrübesine bakılarak, sayfa sayısı ne kadar çoksa, iddialarla ilgili şüphelerin de paralel olarak artacağı yorumları yapılıyor. Siz ne dersiniz?
Kamuoyunun bunu nasıl algıladığı önemli. Herkeste anlatma çabası görüyoruz. İddianame mahkemeye sunulmadan önce özellikle teknik detayları iktidara yakın bir gazete aracığıyla öğrendik. Anayasada “Basın hürdür, sansür edilemez” diyor ama basının bir kısmı dilediği gibi yazarken, bir kısmı çok dikkat etmek, iki üç defa fren koymak zorunda kalıyor. Örneğin kurultayda telefon dağıtılarak oy satın alındığıyla ile ilgili haberler yapıldı, basında insanlar günlerce infaz edildi. Burada kritik olan; siz yargı sürecinde beraat edebilirsiniz ama beraat etmek tek başına yetmiyor. Çünkü bir de medya mahkemesi var. Medya mahkemesi sizi infaz ettiği zaman kendinizi ifade etmek çok zor oluyor. Ama bu süreçte iktidara yakın medyadaki söylemlerin fazla karşılık bulmadığını görüyoruz.
- AKP’nin kazancı nedir o zaman?
CHP 30 Mart 2024’te birinci parti oldu, hiç tahmin edilemeyen yerlerde belediyeler kazandı. İçinden geçilen yargısal süreçlerin CHP’ye zarar verebileceği hesaplanmış olabilir ama tam tersi, CHP’nin konsolide olduğunu görüyoruz. CHP gerçekten zor bir sınav veriyor. Bir yandan yapması gerekenleri yapıyor bir yandan da tutuklu yargılama süreçleri devam ediyor. İkisini beraber yürütmek kolay değil.
‘SÜREÇ İKTİDARA YARAMIYOR’
Ben AKP’nin memnun olduğunu sanmıyorum. Bunu siyasal iktidara yakın medyadakilerin birbirlerine söylediklerinden anlıyorum. Birbirlerini çok acımasızca eleştirmeye başladılar. Ekonomi, sosyal konular konuşulmuyor. Ama konuşmamak sorunların bittiği anlamına gelmiyor. O nedenle bu süreç iktidara yaramıyor.
- Zarar veriyor mu peki?
Bunu bir süre sonra göreceğiz.
‘CHP ÖTEKİLEŞTİRİLİYOR’
- CHP’nin kurumsal olarak bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu düşünüyor musunuz?
CHP ötekileştirilmeye çalışılıyor. CHP, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Sivas Kongresi ile başlayan, cumhuriyeti kuran parti. Bugün CHP, cumhuriyetin demokratik bir zemine oturması için gayret sarf etme göreviyle karşı karşıya. Türkiye yeniden kuvvetler ayrılığına dayalı parlamenter sisteme dönmeli. Ama bunun için parlamentoda çoğunluk sağlanmalı. İki yüz yıllık modernleşme birikimimiz, yüz yılı aşkın cumhuriyetimiz var. Türkiye çok daha iyisini hak ediyor.
- İddianamede adı geçen milletvekilleri de var. Olay dokunulmazlıkların kaldırılmasına varırsa CHP nasıl bir strateji izlemeli?
Meclis’e pek çok fezleke geliyor. Bunların hangisini yürürlüğe koyuyorsunuz, hangisini koymuyorsunuz... Bu da siyasal tercih. O nedenle her an dokunulmazlıkların kaldırılması söz konusu olabilir. Dokunulmazlıklar konusunun, Meclis’e hangi kapsamda geleceğine bakmak lazım. CHP süreç içinde mücadelesini verirken, hukuki olarak kamuoyunu aydınlatacak bir zemin ortaya koymalı, Meclis’in içinde diğer fezlekeleri de gündeme getirmeli. Bu bağlamda dokunulmazlıkların sadece belli bir zeminde ortaya konulması, muhalefetle ilintili olması, ister istemez bir denge sorunu yaratacaktır.
- CHP aday belirleme konusunda erken mi davrandı, yaşanan süreç bu çerçeveden mi etkilendi?
Bunu tahmin etmek zor. CHP Altılı Masa döneminde sıkıntılı bir süreç yaşadı. Altılı Masa’da çok karma bir yapı ortaya çıktı. Seçmen böyle karmaşık tablolardan ürker. Seçmene daha basit ve yalın anlatmak lazım.
CHP aynı hataya düşmemek için ön almak istedi. Ön seçim yapmasının ve bir an önce cumhurbaşkanı adayını belirlemesinin temelinde bu var.
‘İKTİDAR İTTİFAKI’
Ama sorun en başta. Bu sistem, Türkiye’nin yapısına uygun değil. Başkanlık sisteminin uygulanabildiği tek ülke ABD. Fransa’da yarı başkanlık var. Fransa’da seçim ittifakı yapılıyor sonra belli koşullar altında ancak koalisyon hükümetleri olabiliyor. Türkiye’de iktidar ittifakı var. Yani sadece seçim odaklı bir ittifak değil, seçim sonrası da devam ediyor. Ortaya çıkan tabloya göre bakanlıklar AKP’de, bir kısım bürokrasi ve “belirleyici olma” rolü MHP’de. İttifakta başka partiler de var ama iki asal eleman AKP ve MHP.
- Uzun süre “MHP, AKP’yi yönlendiriyor” yorumları yapıldı. Ama son zamanlarda Kıbrıs olayı, emniyet ve valiler kararnameleri, İmralı’ya gitme konularına baktığınızda şartların değiştiğini düşünüyor musunuz?
İki partinin örgütsel yapı zemininde birbirlerine ne kadar alışıp alışmadıkları çok ciddi bir konu. Bu ittifak, 15 Temmuz’dan sonra oluştu. Neredeyse 10 yıla yakın bir zamanda iki parti liderinin de krizlerin atlatılmasında önemli rol oynadığına tanık olduk. Ama soru: Bu nereye kadar devam edecek... Bugünkü sistemde MHP anahtar parti konumda. İttifaktan ayrıldığı an Türkiye erken seçime gider.
- Yerini DEM Parti alır mı?
DEM Parti’nin gelirken neler götüreceğine bakmak lazım. Türk sağının ilginç konsolidasyonları vardır, pragmatiktir. Birbirlerine çok ağır laflar edebilirler ama gerektiğinde bir araya gelirler. Ekonomide de dış politikada da ciddi sorunlar var. Kötü gidiş devam ederse bunun sorumluluğu AKP’de olacak. Çünkü MHP sorumluluk almama konusunda ısrarlı.
- MHP Terörsüz Türkiye konusunda sorumluluk aldı...
Evet, doğru, bunu söylüyor ama SDG konusunda çok daha sert bir söylemi var. Suriye’de olup biteceklerle ilgili kim ne kadar esnek davranabilecek? Çünkü yarın SDG Suriye’nin içerisinde özerk bir bölge olabilir. Örgütün yöneticileri karşımıza Savunma Bakanı olarak çıkabilir. İmralı’ya gitme konusunda da alışageldik bir süreç yok. Burada herkes MHP’ye bakıyor. İttifak içerisinde bu konularda bir konsensus sağlanması gerek. MHP ve AKP tabanında ciddi tartışmalar olduğunu görüyoruz. Bunun siyasal bilançosunu görmek için 2028’i mi bekleyeceğiz, yoksa Sayın Bahçeli bir gün çıkıp “erken seçim” mi diyecek... Bu hiç belli olmaz. Bugün olmaz, yarın olmaz. Ama üç ay, altı ay, bir yıl sonra olur, bunu bilemeyiz. Türkiye’de bir seçim olacaksa bu seçimin tarihini Sayın Bahçeli belirleyecektir. Bu da AKP’de ister istemez stres yaratıyor. Çünkü anlaşamadığı konularda dahi bir biçimde mutabakat sağlaması lazım.
- Yani AKP, MHP’ye mecbur mu?
Şu anda AKP MHP’ye mecbur. MHP “erken seçim” de diyebilir, “İttifaktan çekildim” de dilebilir. Her iki türlü de zaten seçim olur. DEM Parti’nin MHP’nin boşluğunu ne kadar doldurabileceği de tartışmalı.
- DEM Parti’yi süreç ile ilgili olarak Cumhur ittifakına yakınlaştıran da MHP oldu...
Bu kadar benzemezi bir araya koyduğunuzda siyaset ve matematik zıddına geliyoruz. Siyasetin olağanı, normali; sağ sol dengesinin oturmasıdır. İnsanlar oy verirken güven hissetmek istiyor. Öncelikle ekonomiye bakıyor. Kimse bir partiye Balkanlar veya Ortadoğu politikasını beğendiği için oy vermiyor. Kadroyu ortaya koymak ve bunun siyasal pazarlamasını yapmak zorundasınız. Şu an CHP yargı süreçleri yüzünden doğal olarak defansif davranıyor ama bu ötekini ihmal ettirmeyi gerektirmiyor. Hukuki mücadele devam edecek ama Türkiye’nin nasıl yönetileceğiyle ilgili temellerin ortaya konması ve tabana anlatılması lazım.
- İmamoğlu’nun adaylığı ne olur bu süreçten sonra, CHP ne yapmalı?
İmamoğlu’nun önünde yargısal süreçleri aşsa dahi diploma konusu var. Teknik sorunlar çıkar ve İmamoğlu aday olamazsa CHP kendi içinden bir cumhurbaşkanı adayı belirleyecektir. Hiç çıkartmamak bir çözüm olamaz. Ama cumhurbaşkanı adayı yine ön seçimle belirlenmeli.
- Yeni aday da okların hedefi olur mu?
Bunun sonu yok tabii...
- Siyaset bu kadar öne çıkarken hızlı ve adil yargılama ile yargılamaların TRT’den yayınlanma olasılığı nedir?
Hızlı ve adil yargılama olması gereken, bunu hep birlikte göreceğiz. Sürecin uzaması, gerçekten rahatsızlık yaratacaktır. Duruşmaların TRT’de yayınlanması önerisi çarpıcı olsa da, mevcut zeminde bunun çok kolay olacağını zannetmiyorum.
Siyaset yapmak, iktidara demokratik yollardan gelmek için çalışmak, muhalefet etmek, kurultay kazanmak, yargının konusu değildir. Siyaset suç değildir.
‘TARİHİ ROLÜ SANDIK BELİRLEYECEK’
- CHP’nin kurumsal kimliğinin de dahil olduğu, belediye başkanları ile birlikte onlarca bürokratın tutuklu yargılandığı, binlerce sayfayı bulan iddianamenin konuşulduğu süreç, Türk siyasi tarihinde nasıl yer alacak, nedir öngörünüz?
Ağır cezaların talep edildiği bir iddianame var. Mahkeme kabul eder, yargılamalar başlar ve hükümler verilirse, Ergenekon’da olduğu gibi temyiz aşaması olacaktır ve çok farklı sonuçlar gelebilir. Ama önümüzdeki seçimler açısından siyasetin yargıyla fazla iç içe geçtiği bir tablo ortaya çıktı. Bu yargılamaların tarihteki rolünün ne olacağını en net sandık gösterecek.
- İddianame çıktıktan sonra Özgür Özel Erdoğan’a “Kameralar önüne geçip Ekrem Başkan’dan, ailesinden ve arkadaşlarımızdan özür dilersen, ‘Tanrım beni affetsin’ diyorsan, ben bundan sonra siyasi mücadeleyi seninle sandıkta yapmaya varım. Aday olursan seninle yarışmaya, olamazsan seni emekli etmeye varım” çağrısı yaptı. Bunu nasıl okudunuz?
Türkiye’de siyaset 1950’lerden beri otoriter ve rekabetçi. CHP de bu süreçte çok sert gidiyor. Zaman zaman da böyle parantezler açmaya çalışıyor. Bu söylemin büyük bir değişiklik getireceğini tahmin etmiyorum.
PORTRE
1971’de İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü’nü bitirdi. Yeditepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Halkla İlişkiler ve Tanıtım Ana Bilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimini yaptı. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı Siyaset ve Sosyal Bilimler Bilim Dalı’nda doktorasını tamamladı. 2021’de doçenç olan Tansi, Yeditepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümünde öğretim üyeliğini görevini sürdürüyor.
FOTOĞRAFLAR: UĞUR DEMİR
Kaynak : cumhuriyet.com


